Her Bir Harfe Sevap Yazılır
İbni Mes‘ûd (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”[1]
Kur’ân Âhirette Şefaatçi Olacaktır
Ebû Ümâme (Radıyallâhu Anh), ben Rasûlüllah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i: “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçı olarak gelecektir” buyururken işittim, demiştir.[2]
Kur’ân Okuyanı Müdafaa Edecektir
Nevvâs İbni Sem’ân (Radıyallâhu Anh) şöyle buyurdu: Ben Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i: “Kıyamet gününde Kur’an ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur’an ehli kimseler mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’an’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafaa için birbiriyle yarışırlar” buyururken işittim.”[3]
Kur’ân’la Yaşayana Cennet Vardır
Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Kim Kur’ân’ı okur, onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını haram kabul eder ve bunlara uyarsa, Allâh bu sâyede o kimseyi cennetine koyar. Âilesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat etme hakkı verir” buyurmuştur.[4]
İki Mühim Emânet
Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Size, sımsıkı sarıldığınız müddetçe benden sonra sapıtmayacağınız iki mühim emânet bırakıyorum. Biri diğerinden daha büyüktür. O da Allâh’ın Kitâbı’dır! Kur’ân, semâdan yeryüzüne uzatılmış sağlam bir ip gibidir. Diğer emânet de âilem, Ehl-i Beyt’imdir. Kur’ân ve Ehl-i Beyt’im cennette Havuz’un başında benimle buluşuncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar. Benden sonra o ikisine karşı nasıl muâmelede bulunduğunuza iyi bakın, dikkat edin!”[5]
Kur’ân’ı Kekeleyerek Okuyan Kimse
Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Kur’ân’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’ân’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.[6]
Cenâb-ı Hakk Kur’ân ile Yükseltir
Ömer İbni Hattâb (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre, Nebî (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Allah şu Kur’ân’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.”[7]
Kur’ân Okuyan Mü’minin Kokusu
Ebû Mûsa el-Eş’arî (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Kur’ân okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’ân okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’ân okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’ân okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.”[8] (Buhârî, Et’ime 30 Fezâilü’l-Kur’ân 17, Tevhîd 36)
Kur’ân Okunduğu Yeri Rahmetle Kaplatır
Ebû Hüreyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Bir cemaat Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar.”[9]
Güzel Kur’ân Okuyana Müjde
Ebû Hüreyre (Radıyallâhu Anh), Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i: “Allah, güzel sesli bir peygamberin, Kur’an’ı tegannî ile yüksek sesle okumasından hoşnut olduğu kadar hiçbir şeyden hoşnut olmamıştır” buyururken işittim, demiştir.[10]
En Hayırlı Kimseler
Osmân İbni Affân (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”[11]
Dipnotlar
[1] Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân, 16.
[2] Müslim, Müsâfirîn, 252.
[3] Müslim, Müsâfirîn, 253.
[4] Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân, 13/2905; Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, 1/148.
[5] Tirmizî, Menâkıb, 31/3788.
[6] Buhârî, Tevhîd, 52.
[7] Müslim, Müsâfirîn, 269.
[8] Buhârî, Et’ime 30, Fazâilü’l-Kur’ân, 17.
[9] Müslim, Zikr, 38.
[10] Buhârî, Fazâilü’l-Kur’ân, 19.
[11] Buhârî, Fazâilü’l-Kur’ân, 21.