Elhamdülillâh, Kur’ân-ı Kerîm ümmetin evvelini düzeltti, âhirini de düzeltecek inşallâh. O zamanlar tercüman, Resûlüllâh idi, bu zamanda tercüman, onu izleyen sizlersiniz. Aman talebelerimiz çok dikkat etsinler, amellerine hiçbir bid‘at katmasınlar. O vakit Allâh-u Te‘âlâ, sözlerini sohbetlerinde tesirli kılar.
Koyunların, ineklerin memelerinden sağılan sütü Allâh-u Te‘âlâ Hazretleri temiz ve katıksız kılmıştır. Bizler de şeriatı, tarikatı, hakikati, sanki yerinden yeni sağılmış gibi hâlisane yaşayalım.
Üniversitelerdeki çalışmalar, medreselerde yapılsa, oralardaki gayret buralarda gösterilse, dünya âbâd olurdu. Amerika’ya uymak bize yaramaz, bizim yaramızı da saramaz, zor duruma düşsek onlar bize asla yardım da etmez.
Bizim şu dünyadaki en önemli gayemiz; sandıkları altın doldurmak değil, İslâm’ı yaşamak ve yaşatmaktır. Bir zuhuratta: “Bu günlerde nafilelere daha çok dikkat edilsin.” buyruldu. İslâm’ı insanların kalplerinin sevmesi için 313 Âyet-el Kürsî okunsun. Yatmadan evvel de, emr-i bil maruf karşısında insanların kalplerinin yumuşaması için 27 İhlâs-ı Şerîf okunsun.
Talebeleri gayet güzel, dikkatli yetiştirelim. Onların da her biri ailelerini, arkadaşlarını, çevrelerini, uyarmaya çalışsın. “Biz, kâinatı yaratan Allah’ın kitabını okuyoruz, sizler boşuna vakit geçiriyorsunuz.” desinler, onları da öğrenmeye davet etsinler.
Bir hadîs-i şerîfte buyruluyor ki: “Kim emr-i bil maruf, nehyi anil münker yaparsa O, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir, kitabın halifesidir.”[1] Kur’ân-ı Kerîm kendisi konuşmaz, O’nun okunması ve anlatılması lazımdır. Bunu yapanlar, Kur’ân-ı Kerîmin halifesidir. Bu rütbeye mazhar olacak çok insan yetiştirelim.
Böyle yüce, şerefli, büyük bir rütbe nerede bulunur? Bütün dünya bu rütbedeki insanlarla dolsa, hiç kimsenin âhiretteki yerinde bir darlık olmaz; herkes rütbesine göre ikramını görür ve yerini alır.
(Mahmud Efendi Hazretleri, “33. Sohbet”, Sohbetler, s. 46-47.)
Dipnotlar
[1] İmam el-Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, c. 4, s. 74.