‘Allah Te‘âlâ tarafından Cebrâil (Aleyhisselâm) vasıtasıyla mahiyeti bilinmeyen bir şekilde son peygamber Hazreti Muhammed Mustafa (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e indirilen, Mushaflarda yazılan, tevâtürle nakledilen, okunmasıyla ibadet edilen, Fâtiha sûresiyle başlayıp Nâs sûresiyle biten, başkalarının benzerini getirmekten âciz kaldığı Arapça mûcizevî bir kelâm’ şeklinde tarif edilen Kur’ân-ı Kerîm’in korunması açısından hâfızlık müessesesi hayatî önem taşımaktadır.
‘Hıfz’ kelimesi korumak ve ezberlemek anlamına gelir ki, ezber de bir tür korumaktır. el-Hâfız, aslen Allah Te‘âlâ’nın isimlerinden biridir. Kur’ân-ı Kerîm’de ‘Hâfız’ ismi şerîfi: “…Allâh koruyucu olarak (sizden de, herkesten de) daha hayırlıdır. Zaten acıyanların en merhametlisi ancak O’dur!..”[1] hitâbıyla vurgulanmıştır. Konuyla ilgili bir başka âyet-i kerîmede Hazreti Süleyman (Aleyhisselâm)ın hizmetkârlarının muhafazası konusunda şöyle buyrulmuştur: “İşte şeytanlardan öyleleri de onun için dalmaktaydılar ve bundan başka birçok iş yapmaktaydılar! Böylece Biz onları koruyanlardık.”[2]
İmâm-ı Gazâlî (Rahimehullâh) Hazretleri bu ism-i şerîfi Esmâü’l-Hüsnâ şerhinde detaylı bir şekilde ele almış ve Allah Te‘âlâ’nın mahlûkât üzerindeki koruyuculuğunu birkaç yönden îzâh etmiştir. Mevlâ Te‘âlâ’nın koruyuculuğu temelde iki şekildedir. Birincisi, varlıkların (takdir edilen zamana kadar) devamını sağlamaktır. İkincisi ise birbirlerine zıt olan şeylerin, yekdiğerine saldırmasını ya da diğerini ortadan kaldıracak veya işlevsiz bırakacak şekilde sirayetini engellemektir. Zira kâinat, zıtlıklar üzere dengelenmiştir.
Bu ismi bihakkın anlayabilmek, derin bir tefekkürle ancak bilinebilir. Kullar üzerindeki tecellisi ise âzâları, kalbi, dini, ahlâkı, öfkeyi, şehveti kontrol altına almak, bunların tamamında şeytanın ve nefsin aldatmacalarını bertaraf etme şeklinde olur.
Hâfızu’l-Kur’ân
Allah Te‘âlâ’nın koruyuculuğuna Kur’ân-ı Kerîm’de yüce kitâbın korunması bağlamında da dikkat çekilmiştir: “Gerçekten de o (inkâr etmiş oldukları) Kur’ân’ı Biz indirmişizdir! Şüphesiz ki Biz (diğer kitaplarımız arasından) sadece onu elbette (tahrif ve değişikliklere uğratılmaktan) muhâfaza edicileriz!”[3]
Bu âyet-i kerîmenin tefsiri sadedinde müfessirler, buradaki korunmanın hem lâfız hem de mânâ yönünden korunma olduğunu belirtmişler, mânânın muhafazası için de onun beyânı niteliğini haiz sünnetin de korunmuş olduğunu, âyet-i kerîmede yer alan ‘zikir’den maksadın yalnızca Kur’ân-ı Kerîm olmadığı yönündeki istidlalle ortaya koymuşlardır.
Âyet-i kerîmeler nâzil oldukça Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) onları hem vahiy kâtiblerine yazdırmış, hem de çok sayıda sahâbî tarafından bu âyet-i kerîmeler ezberlenerek ibâdet niyetiyle tilâvet edilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm o yıllardan günümüze kadar hâfızlar yoluyla taşınmış ve buna bağlı olarak hâfızlar cemaatine Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ifadesiyle ‘Hamele-i Kur’ân’ denilmiştir. Bazı hadîs-i şerîflerde ‘Hameletü’l-Kur’ân’ olarak geçen bu ifade, sonraları daha çok, Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen ve onunla amel eden kimseleri ifadede kullanılmıştır.
Hâfızlara karşı hürmet konusunda Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuş: “Muhakkak ki ihtiyar Müslümana, Kur’ân’ı terk etmeyen ve yasaklarını çiğnemeyen Kur’ân hâfızlarına ve adaletli devlet başkanına hürmet etmek, Allâh’a saygıdandır.” ve böylece hadîs-i şerîfte yer alan diğer zümreyle beraber hâfızlara hürmet etmemiz gerektiğini bizlere önemle vurgulamıştır.
İsmailağa Hâfızlık ve Arapça Medreseleri
İsmailağa Câmiası olarak, ecdâdımızdan tevârüs etmiş olduğumuz medrese müessesesini etkili bir şekilde yaşatmayı öncelikli gayemiz sayıyoruz. İslâmî ilimlerin öğrenilmesi ve hayata tatbik edilmesi konusunda mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretleri ’nin tedrîsât usûlünü ve “Her mahalleye bir erkek ve bir kız medresesi açılsın!” sözünü esas alıyoruz.
Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı Kerîm’in muhâfazasının yolu olan Hâfızlık ve İslâmî İlimleri öğrenmenin yolu olan Arapça medreselerimiz, yurt genelinde çok sayıda hoca ve talebe ile tedrîsâta devam etmektedir. Yürüttüğümüz ilmî faaliyetlerimize katkı sağlayarak ilmin tahsil edilmesi ve sonraki nesillere aktarılmasına yönelik hizmetlerimize ortak olabilirsiniz. Detaylı bilgi ve bağış için tıklayınız…
Dipnotlar
[1] Yûsuf Sûresi:64’ten.
[2] Enbiyâ Sûresi:82
[3] Hicr Sûresi:9