Bayram günleri, Allah Te‘âlâ’nın mü’minlere hediyesidir. Hadîs-i şerîflerde beyan edildiğine göre; Allah Te‘âlâ, geçmiş zamanlardan kalma, halkın birtakım inançlar ya da kabullerle bayram olarak telakki ettiği günlerin böyle bir özelliğe sahip olmadığını beyan edip onların takdis ve tasdikini yasaklamış, bunların yerine Ramazan ve Kurban bayramlarını meşrû kılmıştır.
Bayramlar, neşe ve sevinç günleri olmakla beraber, dinî açıdan büyük ecir ve mükâfatlarla tezhip edilmiş fırsat günleridir. Bayram günlerini ve gecelerini, sünnet-i seniyyede açıklanmış olan ibadet-taat, duâ ve zikirlerle geçirenler, bu mükâfatlara talip olurlar. Kurban bayramı için bu vazifeler, arefe sabah namazının farzını müteakip başlayan teşrik tekbirleriyle başlayıp işrak vaktinin girişiyle edâ edilen bayram namazıyla devam eder…
Bayram Gecesi ve Günündeki Vazifelerimiz
Bayramın beraberinde getirdiği sükûnet ve muhabbetle beraber, kulluk bilincinin de izhâr edilmesi gereken günlerdir. Bunun izhârı, ibadetle, duâ ve zikirle olur. Bu itibarla, bayram günlerinin hususî fazîletli amellerine yönelmekte büyük ecir ve mükâfat vardır.
Kurban Bayramının Fazîletli Amelleri
Bayram demek, küskünlerin barışması, dostlukların geliştirilmesi ve ziyaretleşme demektir. Aile büyüklerini daha hususî şekilde hatırlamak, akraba bağlarını güçlendirmek ve sıla-i rahim demektir. Sıla-i rahmin fazîleti hakkında Ebû Hüreyre (Radıyallâhu Anh)dan şöyle rivayet edilmiştir: ‘’Bir adam, Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e geldi de şöyle dedi: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Benim akrabam var, onlara varıyorum; onlar ise ilgiyi kesiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar ve bana kötü söyleyip cefa ediyorlar. Ben bu yaptıklarına tahammül ediyorum ve bağışlıyorum…’ Buna karşılık Efendimiz (Aleyhissalâtu Vesselâm): ‘Eğer durum, anlattığın gibi ise, sen onlara ateşli kül serpiyor gibisin (onlar, senin iyiliğinden ıstırap içinde olurlar). Sen bu vaziyette (ihsanına) devam ettikçe, onlara karşı, Allah (Celle Celâluhû)dan bir yardımcı daima seninle bulunur’ buyurdu.” (Müslim, Birr:22)
Bayram Ziyâretleri ve Sıla-i Rahim
Bize Allah Te‘âlâ’nın hediyesi olan bayramlarda gerçekleştireceğimiz ziyaretler esnasında da, O’nun hükümlerine bağlı kalmak zorundayız. Bu hükümler fıkıh kitaplarımızda açıkça beyan edilmiştir.
Dinimizin emir ve tavsiyelerine yönelik gerçekleştireceğimiz işlerde şer‘î ölçülere uygun şekilde hareket etmek işin en mühim tarafıdır. Dolayısıyla, akraba görüşmeleri ve ziyaretleşmelerinde özellikle tesettür ölçülerine riayet etmenin ve haremlik selamlık hassasiyetini elden bırakmamanın, ifâ edeceğimiz vecîbelerin Hakk’ın rızasına uygun olarak gerçekleşmesi açısından son derece mühim olduğu asla unutulmamalıdır.