Meleklerin “reğâib” (rağbet edilen) olarak tesmiye ettiği bu mübârek geceye kavuşmak, nihayetsiz hamd vesilesidir. Allah Te‘âlâ ve melekler için sevimli olan bu gece, bizler için de sevimli ve Allah Te‘âlâ’nın yoluna rağbet ettiğimiz bir gece olmalıdır. Bu rağbetin ispatı, geceyi ihyâ ile mümkündür.
Ramazân-ı Şerîf’e erişinceye dek, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, “Receb ve Şa‘bân’ı bizim için mübârek kıl ve bizi Ramazân’a ulaştır” [1]duâsı her daim gönlümüzde ve dilimizde olmalı, içinde bulunduğumuz mânevî mevsimin kıymetini bilmeliyiz.
Rağbetin Mânâsı
Rağbet ifadesinde derûnî bir mânâ söz konusudur. Temeli tevhîd olan dinimizin maksadı; kalpte rağbet yönünden tevhîdi sağlamak, Mevlâ Te‘âlâ’dan başkasına rağbet etmeyen, kalb-i selîm sahibi mü’minler yetiştirmektir. Nitekim Mevlâ Te‘âlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de: “Bir de ancak Rabbine rağbetli ol!”[2] buyurur. Bunun anlamı, sadece O’na güvenmek ve sırf O’nun fazl-ı kereminden istekte bulunmaktır. İşin hakikati budur. Zira tüm sıkıntıları giderecek ve ebedî felâha eriştirecek olan ancak O’dur!
Rağbetin ispatı, Allah Te‘âlâ’nın emir ve yasaklarına riayettir. Muhakkak ki rağbet, senede bir güne mahsus bir iş değildir. Rağbet iki yönlüdür: Birincisi, Allah Te‘âlâ’ya ibâdet ve tâattir. İkincisi, Allah Te‘âlâ’nın dinine düşmanlık edenlere, hakkı gözetmeyip zulmü benimseyenlere ve O’nun rızasının bulunmadığı işlere rağbet göstermemektir. Bu itibarla, rağbet gösterilmeyecek olanlara rağbet etmemek de, Cenâb-ı Hakk’a rağbetin şartlarındandır.
Nakletmiş olduğumuz âyet-i kerîmede dikkat çekilen rağbet; istek ve arzuları, gaye ve hedefleri sadece Allah Te‘âlâ’nın rızâsına uygun işlere yöneltmeye de şâmildir. Gönlü, Allah Te‘âlâ’nın râzı olmayacağı inanç, his ve düşüncelerden boşaltmak; ibâdetleri şevk, huşû ve ihlâs ile îfâ etmek lâzımdır.
Geceyi İhyâ Yolları
Senede sadece bir kez idrâk ettiğimiz Reğâib gecesi, büyük fazîletlere sahip, mânevî ikrâm ve ihsân gecesidir. Bu sebeple, ihyâsında büyük ecir ve mükâfat vardır. Geceyi bereketli bir şekilde ihyâ edebilmek için belirlenmiş bir ölçü doğrultusunda taksim etmek fayda sağlayacaktır.
Bu mübârek gece her şeyden önce Allah Te‘âlâ’nın kelâmıyla meşgul olunmalıdır. Akşam namazını müteakip okunması sünnet olan Haşr Sûresi’nin son âyetleriyle başlayan tilâvetlere devam edilmeli, yatsı namazını müteakip Bakara Sûresi’nin son âyetleri, Sûre-i Mülk ve sâir sûrelerin tilâvetiyle, okumalar vakit ve imkânlar nispetinde sürdürülmelidir.
Bu geceyi ihyâ gayesiyle yapılacak bir diğer mühim ibâdet de zikirdir. Tekbîr, tahmîd, tesbîh, takdîs ve tehlîl üzere bulunulmalı; salevât-ı şerîfe getirmeli ve salevât-ı şerîfelerden oluşan terkiplerle meşgul olunmalıdır.
Geceleri ihyânın temel şartı namazdır. Bir geceyi ihyânın en azı, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle edâ etmektir. Arada kalan vakit de yine -eğer varsa kaza namazları kılınarak ve- nâfile namazlar kılınmak suretiyle ihyâ edilmelidir. Reğâib gecesiyle ilgili geniş malûmata ve geceyi ihyâya yönelik bilgilere; geceye mahsus ibâdet, zikir ve duâlara buradan ulaşabilirsiniz.
Duâlarda; ülkemizin sınır güvenliğini sağlamak, bölgenin huzurunu tesis etmek ve göçü durdurmak gayesiyle harekâtlarını sürdüren askerlerimiz ve yeryüzünün muhtelif bölgelerinde zulüm altında bulunan kardeşlerimiz unutulmamalıdır. Geçmiş büyüklerimize duâ ettiğimiz gibi neslimize duâ etmek de bu gece ihmal edilmemelidir. En temel vazifelerimizden biri, Allah Te‘âlâ’ya rağbet eden nesiller yetiştirmektir.
Allah Te‘âlâ’nın seçip fazîletli kıldığı ve meleklerin “Reğâib” olarak tesmiye ettiği bu müstesna gecenin; ordumuzun muzafferiyeti, âlem-i İslâm’ın huzûru, milletimizin âfet, musîbet ve salgın hastalıklardan muhâfazasına vesîle olmasını niyâz ederiz.
İkrâm ve Sohbete Dâvet
Reğâib gecesi vesilesiyle, İsmailağa Derneğimizin aşevi tarafından hazırlanan ikrâmlar akşam namazını müteakip sunulacak ve ardından, geceye özel sohbet îrâd edilecektir. Tüm erkek kardeşlerimiz davetlimizdir.
İsmailağa Aşevi Hizmetleri ve Gıda Yardımları
Peygamberlerin sünnetinden olan ihtiyaç sahiplerine ikrâm ve yardımda bulunma hasleti, varlıklı kimselerden ihtiyaç sahiplerine mânevî bir köprü vazifesi gören aşevleriyle müşahhas bir hâle bürünmüş ve İslâm medeniyetinin yapıtaşlarından biri olarak günümüze kadar ulaşmıştır. İsmailağa olarak biri Avrupa, diğeri Anadolu yakasında olmak üzere her gün ortalama 3 bin kişilik sıcak yemek ikrâmında bulunduğumuz iki ayrı aşeviyle ve düzenlediğimiz kumanya dağıtımlarıyla bu mânevî köprüyü günümüzde de muhafaza ediyoruz. Sizler de bu hizmetlere ve hayra destek sağlayabilir ve hâsıl olacak ecir ve mükâfata ortak olabilirsiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız…
Dipnotlar
[1] Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 1/259.
[2] İnşirâh Sûresi: 8.