“Öyle kimseler ki; (Allâh’a imanla peygambere imanı vasletmek, imanı amelle birleştirmek, sıla-i rahim, selâmı yaygınlaştırma, hasta ziyareti, cenazelere katılma ve kul haklarına riâyet gibi) Allâh’ın, kendisiyle ilgili ulaştırılma emri vermiş olduğu şeyleri (eksik bırakmayıp yerli yerine) ulaştırırlar, Rablerin(in Zât’ından ve ulaştırılmasını emrettiği şeyleri kesmeleri durumunda azâbına dûçâr edilmek) den korkarlar ve kötü muhasebe (ile hesaba çekilmek)den endişe ederler.”[1]
Âyet-i celîlede Allah-u Te‘âlâ’nın sıla olunması ile emrettiği şeylerin birincisi, Sıla-i Rahimdir. Çocuğun doğduğu yere rahim denir, bana rahim olanlar benim halk olduğum yuvada halk olanlardır. Yani erkek ve kız kardeşlerimdir.
Babamın halk olduğu yuvadan halk olanlar amcam, halam olur. Onlar da rahimlerimizdir. Ama kendi yuvamızda halk olanlar kadar değildir. Sıla-i rahim yapmak, ister mahrem olsun, ister olmasın, ister varis olsun, ister olmasın, bütün akrabaları içine alır.
Sıla-i Rahimin Manası
Sıla-i Rahimin manası akrabalarla ilgilenmektir. Ziyaret ederek hediyeler alarak veya bir iyilikte bulunarak onlarla alakadar olmaktır. Sıla-i Rahim mektup yazmakla telefon etmekle de olur. Bir selâm olsun göndermek de, Sıla-i Rahme girer.
Cenâb-ı Hakk’ın sıla olunmasını emrettiği şeylerin ikincisi Peygamberlerin hepsine îmân etmektir. Üçüncüsü, mü’minlerle alâkadar olmaktır. Bir Müslümanın komşularını gözetmesi, dostlarını ziyaret etmesi, misafirlere hürmet göstermesi muhtaç olanların ihtiyaçlarını gidermesi âyet-i kerîmede Mevlâ Te‘âlâ’nın emrettiği sılaya girer.
Dördüncüsü ise bütün mahlûkatın hukukuna riayet etmektir. Hatta bir kediye hakkı olan bir şey yapılmasa bu âyet-i kerîmenin dışına çıkılmış olur. Hadîs-i şerîfte geldiğine göre, bir kadın bir kediyi hapsetti, aç susuz bıraktı, cehennemlik oldu.[2] Hayvanı salıvermiş olsaydı, o gidecek, yiyeceğini ve içeceğini bulacaktı.
Bir başka adam ise kırda giderken susuzluktan dilini dışarı çıkarıp soluyan ve toprakları yalayan bir köpek gördü, ayağından mestini çıkardı, belindeki uçkura bağlayıp kuyudan mestini su doldurdu ve köpeği suladı. Mevlâ Te‘âlâ da ona teşekkür etti ve onu mağfiret etti.[3]
Mevlâ Te‘âlâ buyurmuş oldu ki: “Benim ciğeri susuzluktan kurumuş hayvanımı suladığın için sana teşekkür ediyorum.”
İslâmiyet tümüyle iyiliktir, insanlık işi kolay iş değildir. Bu âyet-i celîlede de hâlis akıl sahiplerinin özellikleri;
1- Allâh-u Te‘âlâ’nın sıla olunmasını emrettiği şeyi ulaştırmak,
2- Rablerinden korkmak,
3- Kötü azaptan korkmaktır.[4]
Dipnotlar
[1] Ra’d Sûresi:21
[2] Buhârî, Bed’ü’l-Halk 17, Şirb 9, Enbiya 50; Müslim, Birr 151
[3] Buhârî, Şirb 9, Vudû 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153; Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23; Ebû Dâvud, Cihâd 47
[4] İşbu sohbet; Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi Hazretleri, Sohbetler, Siraç Kitapevi, İstanbul, 1999, c.4, s.105-106’dan iktibas edilmiştir.