Mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretleri, hayatını sünneti yaşama ve yaşatma konusunda vakfetmiş büyük bir rehber olarak sünnet-i seniyyeyi hem yaşamış hem de yaşatmıştır. Mektuplarında da sünnete ititibânın önemini sıklıkla vurgulamıştır.
134. Mektup
İbrahim Uslu Efendi’ye gönderilmiştir. Garip zamanda sünnete yapışma hakkındadır.
ب ح هو ص س[1]
السلام عليكم ورحمة اللّٰه تعالى وبركاته و على من لديكم من عباد اللّٰه الصالحين
Ahî fillâhımız İbrahim Efendi,
Mektup vâsıl oldu, çok iyi oldu. Tarafınızdan haberdar olmuş olduk. Cenâb-ı Hak, biz fakirlere çok yardım ede dünya ve âhirette. Bugün öyle bir gündür ki, Rasûl-i Ekrem Efendimiz bunun hakkında;
إِنَّ الدِّينَ بَدَأَ غَرِيباً وَسَيَعُودُ كَمَا بَدَأَ فَطُوبَى لِلْغُرَبَاءِ الَّذِينَ يُصْلِحُونَ مَا أَفْسَدَ النَّاسُ”
“مِنْ بَعْدِى مِنْ سُنَّتِى
buyurmuştur. “[2]
O gariplerden olmak, ifsat edilen sünneti ıslah etmeye bağlıdır. Mevlâ Teâlâ cümlemize nasip ede. Cümlenize selâm ve hürmetler ederim…
Miskin kardeşiniz Mahmud Ustaoğlu
Evrâd-ı Behâiyye’de [3] اَللّٰهمَّ فَارِجَ الْهَمِّ…” الى آخره” borcu kolay ödemek içindir. Tamamını yazınız. Bu zât ona devam ede inşaallâh müyesser olur.[4]
135. Mektup
İbrahim Uslu Efendi’ye ve Muhammed Ali Er Efendi ve Bekir Efendi’ye gönderilmiştir. Sünnete ittibâ hakkındadır.
ب ح هو ص س
السلام عليكم ورحمة اللّٰه تعالى وبركاته و على من لديكم من عباد اللّٰه الصالحين
Ahî fillâhım İbrahim Efendi, Mehmet Ali Efendi ve Bekir Efendi.
Yazmış olduğunuz muhabbetnâmenizi aldık, çok memnun olduk. Cenâb-ı Hak Celle ve alâ Hazretleri, dünyada sevgili peygamberi Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm Efendimizin sünnet-i seniyyesine kemâl-i ittibâ ile cümlemizi müşerref kılarak iki cihanda sürûra gark ede. Âmin.
Zira bütün kâinat, bu sünnet-i seniyyeye ittibâ için kurulmuştur. Bu hayatı değerlendirmek böyle mümkündür. Bu ittibâ ise Dîn-i Mübîn-i İslâm’ın tamamını işlemekten ibarettir. İnsan, Dîn-i Mübîn’i İslâm’dan noksan ettiğiyle, ittibâdan noksan etmiş olur ve hayatından da o miktar zayi etmiş olur.
İttibânın bazısından bahsedelim; evvela itikadı, yani inancımızı Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat mezhebi üzerine düzeltmemiz lâzım. Ondan sonra ahkâm-ı şer‘iyyeyi öğrenip tatbik ederek, beş vakit namazı cemaatle vakti vaktinde, ta‘dîl-i erkân üzerine kılmaya son derece gayret edelim. Arapça bilen, Arapça fıkıhları, Türkçe bilen Türkçe fıkıh kitaplarını daima okumalı. Tefsirleri de gözden geçirmeli.
Risâle-i Kudsiyye’de:
Azîz, tefsîr, hadîs, ilm-i kelâmi, Dahî ol fıkha âlim, bul selâmî,
Görüşme ehl-i bid‘atle zulâmi, Seni berbâd eder eyler melâmî,
Firar et ehl-i bid‘atten gidelim, Cemâl-i bâ kemale seyr idelim.[5]
buyrulmuştur…
وَالسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ اَوَّلًا وَ اٰخِرًا فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ
Kardeşiniz Mahmud Ustaosmanoğlu[6]
Dipnotlar
[1] Kâğıt yere atılır endişesiyle mektuplarda ve sair yazılarda Allah Te‘âlâ’yı “هو” zamiri; besmele-i şerîfeyi “ب”, hamdeleyi “ح”, Efendimiz’e Salâtı “ص” ve selâmı “س” harfi ile remzetmek ulemânın hassasiyetlerindendir.
[2] “Muhakkak din, garip başlamıştır ve başladığı hâle tekrar dönecektir. Müjdeler olsun o gariplere ki, insanların benim sünnetimden ifsad ettiklerini ıslah ederler!” (Tirmizî, Îmân:13, Hadis No. 2629.)
[3] Duânın tamamı şöyledir:
اَللّٰهمَّ فَارِجَ الْهَمِّ كَاشِفَ الْغَمِّ مُجِيبَ دَعْوَةِ الْمُضْطَرِّينَ رَحْمَانَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَرَحِيمَهُمَا اَنْتَ تَرْحَمُنِى”
“فَارْحَمْنِى بِرَحْمَةٍ تُغْنِينِى بِهَا عَنْ رَحْمَةِ مَنْ سِوَاكَ
“Ey üzüntüyü gideren, kederi kaldıran, darda olanların duasını kabul eden, dünya ve âhiretin Rahmân’ı ve ikisinin de Rahîm’i olan Allâh’ım! Sen bana acırsın, beni başkalarının acımasından kurtaracak bir rahmet ile bana merhamet et!”
Mahmud Efendi Hazretleri, kendisine tevcih edilmiş olan bir sual üzerine, borcu olan kişinin, Evrâd-ı Behâiyye’de yer alan bu duâyı okumasını tavsiye etmiştir.
[4] Mektubun tam metni için bkz. Mahmud Efendi Hazretleri, “134. Mektup”, Mektûbât-ı Mahmûdiyye, Ahıska Yayınevi, 2012, s. 264.
[5] Risâle-i Kudsiyye, s. 33.
[6] Mektûbun tam metni için bkz. Mahmud Efendi Hazretleri, “135. Mektup”, Mektûbât-ı Mahmûdiyye, Ahıska Yayınevi, 2012, s. 265.