Medresenin İslâm Dinindeki Kıymeti
Medreseler, ilk emri “oku” olan İslâm dininin, daima ayrılmaz bir parçası olmuştur. Ayrılmaz parça olmak bir yana, İslâm dininin ta kendisidir. Zira bize bir rehber olarak indirilen Kur’ân ve onu beyan ile tebliğ eden Resûlullah Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sözleri, temeli Ashâb-ı Suffe olan bir medrese geleneğinin aktarımı sayesinde nesillere taşınmıştır. Dolayısıyla medrese demek İslam demektir.
Ülkemizde ve diğer dini beldelerde, halktan biri, dini bir bilgiye veya bir fetvaya ihtiyaç duyduğunda hemen medreseye koşar, aklındaki sorulara buralarda cevap arar. Dini bütün olan Müslümanların manevi desteğe ihtiyacı olduğu zamanlarda da rahatsızlık geçirdiği bir yakınını için duaya ihtiyacı olduğunda da kapısını çaldığı yer medreselerdir.
Medreseler Devâ Merkezleridir
Medreseler, toplumlarda meydana gelen infiallerde daima uzlaştırıcı, yapıcı bir rol oynamıştır. Bir karı koca kavga ettiğinde, iki akraba miras kavgasına düştüğünde arayı bulmak için genelde medrese ehli hocalar hakem tayin edilir. Velhasıl medreseler ve medrese hocaları toplumların yapıcı unsurları olagelmişlerdir.
Medreseden Anarşi ve Terör Çıkmaz
İslâm dininin toplumsal öğretisi her zaman salah olmuştur. Zira Allah Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) sahabesine daima toplumsal barışı öğütlemiştir. Ana gayesi toplumu nebevî bir hayata teşvik etmek olan medreselerden, tarihte anarşi ve terör olayı hiç vuku bulmamıştır.
Kanıt İsteyen Tarihe Baksın
Yakın tarihe baktığımız zaman, anarşi ve terör olayları ülkemizi son derece rahatsız etmiştir. 20. asrın ikinci yarısında önce anarşi, sonra terör yapılanmaları ülkemizin başına bela olmuştur. Lakin bu eylemlere ve infiallere baktığımız zaman hiçbir surette medrese ehlini devletin bekâsına muarız bir terör oluşumu içerisinde görmemekteyiz.
Geleceği tayin etmek isteyen, geçmişe bakmalıdır. İnsanoğlunun geleceği görmek gibi bir gücü yoktur ama geçmişe bakıp öngörüde bulunabilir, dersler çıkarabilir. Kimler bu devleti yıkmak istedi? Kimler bu memleketin askerine kurşun sıktı diye baktığımız zaman hiç medreseliye rastlamıyoruz. Aksine medreseliler devleti yıkmak isteyenlerin, darbeye teşebbüs edenlerin karşısında bir duruş sergilemiş, aylarca meydanlarda vatan nöbeti beklemiştir. 15 Temmuz gecesi insanlar meydanlara akın ettiklerinde medrese hocalarının etrafında toplanmıştır. O gece insanlara yol gösteren, yapılan bu menfur hareketin ilk analizlerini yapan ve devlet yanında duruş sergileyenler yine medreseliler olmuştur.
Bu bağlamda bir değerlendirmede bulunmak gerekirse, bu topluma hiçbir zaman medreselilerden zarar gelmemiştir. Hiçbir anarşik ve terör faaliyeti içinde bulunmamışlardır. Zira İslâm devlete karşı çıkmayı yasaklar. Başa geçen kim olursa olsun itaat etmeyi esas kabul eder.