Herhangi bir eğitim almadan sûfîye Allah tarafından bahşedilen ledünnî bilgilerin sağlamlığı, ancak şer‘î bilgilere uyum sağlamalarıyladır. Bunlar şer‘î bilgileri kıl miktarı aşacak ve onlara zerre ağırlığınca aykırı düşecek olursa mânevî sarhoşluk halinde oluşan bilgiler kabilinden sayılırlar.
Hak, ehlisünnet âlimlerinin tetkiki sonucunda ortaya çıkan bilgilerdir. O bilgiler dışındaki aykırı bilgiler ya zındıklık ve ilhâd[1] ya da bu bilgilerin aynı olduklarına hükmetmeye götüren vaktin manevî geçginliğinin ve hâlin baskınlığının ortaya çıkardığı sonuçtur. Ledünnî bilgilerin ehlisünnet âlimlerinin ortaya koymuş olduğu bilgilerle tam uyum içerisinde olması, ancak kulluk makamında ele geçer. Bu makam dışında oluşan bilgilerde bir çeşit manevi sarhoşluk hali söz konusudur.
Mısra:
Ne acayip bir kıssa ki; şerhi uzun.
Allah sırrını mukaddes kılsın Hâce Bahâuddîn Nakşibend Hazretlerine “seyr-i sülûkten maksat, nedir?” diye sorulduğunda: “İcmâlî bilginin tafsîlî bilgiye, delile dayalı bilginin de zorunlu keşfî bilgiye[2] dönmesidir” diye cevap vermiş,”şer‘î bilgiler üzerine fazladan birtakım bilgilerin hâsıl olmasıdır” dememiştir. Seyr-i sülûk esnasında bir takım fazladan bilgiler hâsıl olur, fakat işin nihâyetinde bunların hepsi, dağılmış zerrecikler olarak yok olurlar ve şer‘î bilgiler detaylı bir şekilde malûm olur.
Delile dayandırmanın darlığından keşfin geniş alanına çıkılır. Yani Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve sellem)in bu bilgileri vahiy yoluyla aldığı gibi, bu büyük zatlar da ilham yoluyla asıldan alırlar. Âlimler de bu bilgileri, ana hatlarıyla şer‘î delillerden alarak beyan etmişlerdir. Bu bilgiler peygamberlerde detaylı bir şekilde olduğu gibi, veli kullarda da aynı şekilde detaylı olarak keşif yoluyla olmaktadır. Elbette bu ikisi arasında asâlet ve vekâlet farkı bulunmaktadır. Bu tür kemâle, uzun asırlar ve hayli zaman geçtikten sonra bazı kâmil veliler seçilmiştir.
İcmâlî ve istidlâli bir meseleyi yazmak hatırımdaydı, fakat sayfa doldu, yazacak yer kalmadı. Ola ki; bunda, Hak Sübhânehu ve Teâlâ’nın bir hikmeti vardır.[3]
Dipnotlar
[1] İlhad: Dinden çıkma.
[2] İstidlalî bilgi: Ancak delile dayanılarak elde edilen bilgi.
Keşfî bilgi: Bizzat müşahede edilen, sûfînin mânevî seyri sayesinde içini donatmış olduğu ilâhî nur vesilesiyle kendisine ilham yoluyla akıtılan bilgi.
[3] İsmailağa Telif Heyeti, Mektûbât-ı Rabbânî Tercümesi, c. 1 s. 453.