Muhammed Murâd Korbikî’ye gönderilmiştir. Dünyanın câzzibesine kanmamak gerektiği hakkında nasihatleri ihtivâ eder.
81. Mektûb-u Şerîf
Allah Teâlâ’ya hamd, peygamberlerine selâm olsun. Akl-ı selim sahibi arkadaşların, dıştan pek câzip ve tatlı görünen değersiz dünyanın câzibesi karşısında çocuklar gibi aldanmasından korkuyorum. Onların önce mübahlardan şüpheli şeylere, sonra şüpheli şeylerden haramlara kaymasından ve böylece Mevlâ’nın karşısında perişan ve müteessir olmalarından endişe ediyorum. Daima tevbe edip Allah Teâlâ’ya yönelmeli, dinin yasakladığı şeyleri öldürücü zehir kabul etmeliyiz. Beyit:
Ey arkadaşlar! Bu size nasihatimdir; zira
Sizler çocuk, dünya ise süslenmiş köşk gibidir.
Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah Teâlâ sonsuz keremiyle mübahlar dairesini geniş tutmuştur. Kalbinin darlığından dolayı bu kadar geniş bir alanı dar gören ve bu geniş dairenin dışına çıkarak dinin çizdiği sınırları aşan; şüpheli ve haram işlere bulaşan kimse ne kadar da bedbahttır! Akıllı kimse dinin çizdiği sınırları gözetmeli, bundan kıl kadar da olsa asla sapmamalıdır. Sûreten namaz kılan oruç tutan çok kimse vardır; fakat şeriatın koyduğu sınırları gözeten, haram ve şüpheli şeylerden sakınan takvâ sahibi kimseler pek azdır. Haklı ile haksız, samimi olan ile samimi olmayanın arasını ayıran ölçü işte bu takvâ ve sakınma hâlidir. Zira namaz ve oruç sûreten samimi veya samimi olmayan herkesin yapabileceği şeylerdir. Nitekim bir hadis-i şerifte “Dininizin özü veradır”[1] buyurulur. Bir başka hadiste de “Verayı hiçbir şeyi değişme”[2] buyurulur.
Bugün dostlar belki lezzetli yemekler yiyor, şık kıyafetler giyiyor ise de fakirlerin yiyecek ve giyeceğinden haz almak yiğitlerin işidir. Öteki ise sıradan insanların kârıdır. Bu ikisi arasında çok büyük fark vardır. Biri Mevlâ’nın rızasından uzak, diğeri ise çok yakındır. Ayrıca bunun hesabını vermek çok kolay iken ötekinin hesabını vermek pek çetin bir iştir.
“Ey Rabbimiz! Tarafından bize (mağfiret, bol rızık ve düşmandan emniyet kazandıracak) büyük bir rahmet ver ve (hicretle alakalı bu) işimizden ötürü bizim için (selâmet sebeplerini hazırla ve bizi maksadımıza ulaştıracak yolu bulmamıza) tam bir isâbet (için gerekli olan vâsıtaları) hazırla”[3]
Nasipli kardeşimiz Sultan Murat tevbe, inabe ve tarikata intisap devletine erişti. Bu yolda sebat ve istikametini dileriz.
Size ve diğer dostlara selamlar…
Dipnotlar
[1] Bu hadise bazı fıkıh kitaplarında raslanmaktadır. Bkz: Zeylaî, Tebyînü’l-Hakâyık, 1/134.
[2] Begavî, Mesâbihü’s-Sünne, 2/420.
[3] Kehf Sûresi, 110.