Receb-i Şerîf ayının 27. gecesinde vuku bulan Mi‘râc mûcizesi, daha önce hiçbir peygambere nasib olmayan, idrâk ötesi makamlarda, şekilden ve şemâlden münezzeh, keyfiyetten ve mekândan ârî olarak gerçekleşmiş olan bir mûcizedir. Bu gece bizlere müstesna hediyeler lütfedilmiş müjdeler ulaşmıştır.
Lütfedilen Hediyeler ve Ulaşan Müjdeler
Kurtuluşun ve hesap gününde beraatın en önemli unsuru olan beş vakit namaz, mi‘râc gecesi farz kılınmıştır. Bakara Sûresi’nin ‘Âmenerrasûlü’ olarak bilinen; bilmeden düşülecek hataların ve unutmaya bağlı eksikliklerin bağışlanmasına yönelik duâyı ve daha pek çok fazîleti içermesi vesilesiyle ümmet tarafından okumanın her gece sünnet niyetiyle[1] âdet edinildiği son iki âyet-i kerîmesi de, mi‘râc hediyelerindendir.
Namazlarımızın vecîbelerinden teşehüdde okuduğumuz ve Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in ümmetini de dâhil ettiği, mukarreb melekler ile Allah Azze ve Celle’nin keyfiyeti bize meçhûl mükâlemesinden oluşan ‘Tahiyyât’ duâsı da mi‘râcdan gelen mukaddes bir hediyedir.
Mi‘râc ve Rü‘yetullâh
Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in ‘Cennet-i A‘lâ’da cemâlullâhı temâşâsı, bu şerefe nâil olacak mü’minler için bu durumun mümkünattan olduğunu vurgulama açısından mi‘râcdan yansıyan önemli bir müjdedir.
Şirkten berî olan, ümmetten büyük günah sahiplerinin şefaat yetkisi bağlamında bağışlanacakları müjdesi ve kalbinden kötülük geçirdiği hâlde onu işlemeyene günah yazılmayacağı; güzel düşündüğü hâlde yapmaya muvaffak olamayanlara ise ecîr verileceği müjdesi de yine Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in ümmetine mi‘râcdan getirdiği müjdelerdendir.[2]
Namaz ve Mi‘râc
Süleyman Çelebî, Vesîletü’n-Necât adlı, mevlide dair meşhur manzum eserinde şu mânâyı ifade eder:
Sen ki mîrâc eyleyûb ettin niyâz,
Ümmetin mîrâcını kıldın namaz.
Bu mânâ, Kur’ânî bir mânâdır. Kur’ân-ı Kerîm’de, secde etmenin Allah Te‘âlâ’ya manevî yönden yaklaşma vesilesi olduğu beyân edilmiş ve Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), mü’minin Allah Te‘âlâ’ya manevî anlamda en çok yakın olduğu anın secde anı olduğunu vurgulamış ve bu esnada yapılacak duâların makbuliyetine dikkat çekmiştir. Bu durum, namazın mü’minler için mi‘râc anlamı taşıdığının ifadesidir. “Namaz mü’minin mi‘râcıdır” hadîs-i şerîfini de bu bağlamda anlamak gerekir.
Bu bilinçle namazlarımızı huşû ve huzû üzere ihlâsla kılmaya çalışmalı ve şartları, sünnetleri, müstehâbları ve edeplerine uyarak kılmalı ve ta‘dîl-i erkân’a riâyetle edâ etme konusunda hassas olmalıyız.
Mi‘râc gecesi, ihyâ açısından önem taşıyan mübârek gecelerdendir. Bu mübârek geceyi ihyâ niyetiyle kazâ namazları kılmalı, Kur’ân-ı Kerîm ve ilmihâl okumalı, tevbe ve istiğfâr etmeli, salevât-ı şerîfe getirmeli, ulemâyı ziyaret etmeli, fakirleri sevindirmeli ve bütün Müslümanlara duâ edilmelidir. Mi‘râc gecesi ve gündüzünün fazîletli amelleri hakkında detaylı malûmata buradan ulaşabilirsiniz…
Dipnotlar
[1] Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân:10, 27, 34, Megazi:12; Müslim, Müsafirîn:255, 256.
[2] Ahmed ibnü Hanbel, el-Müsned:1, 422; Müslim, Îmân:279.