Mü’min güler yüzlüdür ve bazen insanları düşündürmek, güldürmek ve eğlendirmek amacıyla latife ve şakalar yapabilir. Bir taraftan insanları eğlendirip dinlendirirken diğer taraftan insanlar arasında muhabbet ve sevginin artmasına katkıda bulunmak güzel ahlâkın bir yansımasıdır.
Şaka ve Latîfede Ölçülü Olmak Lazımdır
Ancak şaka veya latife yaparken ölçülü olmaya dikkat etmek gerekir. Öncelikle din ve dinî konular şaka konusu yapılmamalıdır. Nitekim din ile alay edenlerle ilgili Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “(Habîbim!) Andolsun ki; gerçekten sen(in aleyhine niye konuştuklarını) onlara soracak olsan, elbette: “Biz ancak (lafa) dalmıştık, (eğlenip) oynuyorduk (yoksa senin hakkında kötü bir niyetimiz yok)” derler. (Habîbim! Sen) de ki: “Yoksa siz, Allâh ile, O’nun âyetleriyle ve Rasûlü ile mi alay ediyor olmuştunuz?!”[1]
Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Mizah Hususunda Koyduğu Ölçüler
Ayrıca Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) evlenme, boşanma gibi bazı hassas konularda şaka yapmayı da uygun görmemiş ve şöyle buyurmuştur: “Üç şeyin ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir: Nikah, Talak ve Ric’a”[2]
İnsan şahsiyetini, onurunu zedeleyen eden bütün söz ve fiiller, kul hakkıdır. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) “Kardeşinle mücadele etme ve (onu incitecek tarzda) şaka yapma!”[3] buyurarak alay edici tarzda yapılan şakaları yasaklamıştır.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şaka yapmada aşırılığı yasaklayınca Ashabtan bir kısmı: Ey Allah’ın Resulü! Sen de bize şaka yapıyorsun! demişlerdi. Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) buna karşılık; “Şaka da olsa ben sadece gerçeği söylerim!” buyurdu.[4]
Bir adam Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e gelerek: Ey Allah’ın Resulü! Bana binmek için bir deve verir misin? dedi. Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) de: “Ben sana yavru deve vereceğim” dedi. Adam: Ey Allah’ın Resulü, ben deve yavrusunu ne yapayım, ona binilmez ki! deyince, O: “Acaba deveyi deveden başka bir hayvan mı doğurur?” buyurdu.[5]
Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) “sana yavru deve vereceğim” diyerek her devenin gerçekte bir başka deveden dünyaya geldiğine dikkat çekmiş ve karşısındaki insanın yaşadığı şaşkınlığını gidermiştir.
Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) insanların korkmasına ve yanlış anlamalarına sebep olan şaka ve espriler hususunda ashabını uyarmış ve şöyle buyurmuştur: “Sizden kimse, şaka ya da ciddi olarak kardeşinin eşyasını almasın. Kim kardeşinin eşyasını almışsa hemen ona geri versin.”[6] Çünkü bu türden şakalar çoğu kere malı alınan kişiyi öfkelendirir ve ona üzüntü verir. Oysa müminin başkasına eziyet vermesi doğru değildir.
Şaka Yaparken Korkutmak Helal Değildir
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ve ashabı bir sefere çıkmışlardı. Bir konaklama sırasında içlerinden biri uyurken, arkadaşı gidip ipini alır. Uyanınca ipini bulamayan kişi telaşlanır. Durumu fark eden Efendimiz şöyle buyurur: “Bir Müslüman’ın bir başka Müslümanı korkutması helal olmaz!”[7]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) aile bireyleri arasında şakalaşıp eğlenmeyi tavsiye etmiş, kendisi de bunu bizzat uygulamıştır. Zaman zaman Hazret-i Âişe Vâlidemiz ile koşular yapmıştır. Bu yarışlarda ilk zamanlar Aişe annemiz Efendimizi geçmişti. Daha sonraları ise Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) onu geçmiş ve sevgili eşine “Bu o yarışın karşılığıdır.” diye şaka yapmıştır.[8]
İnsanları Güldürmek İçin Yalan Söyleyene Yazıklar Olsun!
Şaka ve mizah insanın fıtratında vardır. Ancak her insanın mizah anlayışı aynı olmadığı gibi yapılan her davranış ve söylenen her söz de şaka addedilemez. Özellikle şakada asla yalan olamaz. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Şakadan bile olsa yalan söylemeyen kimseye, cennetin ortasında bir köşk verileceğine kefilim.”[9] Çünkü yalanın şakası bile çirkindir. İnsanları eğlendirmek için yalan söyleyen kimselerin çok çirkin bir iş yaptıklarını göstermek için Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kimseye yazıklar olsun. Yazık ona!”[10]
Yalan söylemeden de şaka yapılabileceğini Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bizzat hayatında görebiliriz. Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimize gelerek: Yâ Rasûlallah! Cennete girmem için bana dua eder misiniz? dedi. Peygamber Efendimiz: “Yaşlı kadınlar Cennete giremez”, buyurdu. Bunun üzerine kadın ağlamaya başladı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Sen Cennete yaşlı olarak giremezsin.” Allah Teâlâ, “Biz onları yepyeni bir yaratılışla yarattık da eşlerine sevgi ile düşkün, hep aynı yaşta, genç kızlar yaptık”[11] buyurmuyor mu? dedi.[12]
Kesici-Delici Âletlerle Şaka Yapmak Câiz Değildir
Kesici, delici, yaralayıcı ve zarar verici niteliklere sahip alet ve eşyalarla şaka yapmak dinimizde hoş karşılanmamıştır. Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz silahını çıkarıp din kardeşine doğrultmasın. Çünkü o bilmez, belki şeytan silahı elinden çıkarır da bu yüzden cehennemin bir çukuruna yuvarlanır.”[13] Şaka da olsa bazen istenmedik kazalar meydana gelebilir. Bu nedenle Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) sürekli tedbiri tavsiye etmiş, kılıfında olmayan bir silahı elden vermeyi bile yasaklamıştır.[14]
Kahkaha Değil Tebessüm Etmek Gerekir
Şakalaşmada ölçü aşılmamalıdır. Şaka yaparken çevreyi rahatsız edecek şekilde kahkahalar atılmamalıdır. Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kahkahayla gülmemiş ancak yüzünden tebessüm hiç eksik olmamıştır.
Cenâb-ı Hakk cümlemizin günahlarını, cehâletle yaptıklarımızı, haddimizi aşarak işlediğimiz kusurları mağfiret buyursun. Ciddi ve şaka yollu yaptığımız, yanlışlıkla ve bilerek yaptığımız günahlarımızı affetsin. Âmîn Yâ Muîn…
Dipnotlar
[1] Tevbe Sûresi, 65.
[2] Ebû Dâvûd, Talâk, 9.
[3] Tirmizî, Birr, 58.
[4] Tirmizî, Birr, 57.
[5] Tirmizî, Birr, 57; Ebû Dâvûd, Edeb, 92.
[6] Ebû Dâvûd, Edeb, 93; Tirmizî, Fiten, 3.
[7] Ebû Dâvûd, Edeb, 93.
[8] Ebû Dâvûd, Cihâd, 61.
[9] Ebû Dâvûd, Edeb, 7; Tirmizî, Birr, 58; İbn Mâce, Mukaddime, 7.
[10] Ebû Dâvûd, Edeb, 80; Tirmizî, Zühd, 10.
[11] Vâkıâ Sûresi, 36.
[12] İbn Kesir Tefsiri, C 8, s. 9.
[13] Buhârî, Fiten, 7; Müslim, Birr, 126.
[14] Ebû Dâvûd, Cihâd, 66; Tirmizî, Fiten, 5.