Asıl ismi Ebû Abdirrahmân Muâz bin Cebel bin Amr El-Ensârî’dir. Hazrecoğulları’nın Benî Udey koluna mensup bir ailede, 603 yılında Medine’de dünyaya gelmiştir. Uzun boylu ve heybetli bir zat olan Muâz bin Cebel (Radiyallâhu Anh), 18 yaşında iken Müslüman oldu ve 70 kişiden birisi olarak, İkinci Akabe biatına katıldı. Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) tarafından, hicretten sonra, Muhâcir’den olan Abdullah bin Mesûd (Radiyallâhu Anh) ile kardeş kılındı.
Muâz bin Cebel (Radiyallâhu Anh), Bedir, Uhud, Hendek, Benî Kureyza şavaşlarına ve Hayber’in fethine iştirak etti. Mekke’nin fethinde de bulundu ve bundan sonra meydana gelen Huneyn savaşı sırasında Peygamberimiz (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) onu Mekke’de emir ve muallim olarak bıraktı, halka Kur’ân-ı Kerîm öğretmesini ve dîni meseleleri anlatmasını emretti. Bu vazifesini yaptıktan sonra Medine’ye döndü.
Helali ve Haramı En İyi Bilen
Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) onu “Helali ve haramı en iyi bilen kişi” olarak vasfederdi. [1] Ayrıca ona katiplik ve hazinedarlık vazifesi vermişti. Kendisinden 157 adet hadis rivayet edilmiştir. Kurân-ı Kerîm’i ezberleyerek, İslâm’ın ilk hafızlarından olan bu sahabî, ayrıca her konuda fetva verebilen 6 sahabî’den biriydi. Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh), fıkhî meseleler için Muâz bin Cebel (Radiyallâhu Anh)a başvurulmasını tavsiye ederdi.
Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in kendisinden Kur’ân öğrenilmesini tavsiye ettiği 4 sahabî’den biridir. Çok sayıda hadîs-i şerif bilmesi sebebiyle diğer sahabîlerin bu konuda başvurduğu zatlardan idi. Abdullah bin Ömer (Radiyallâhu Anh), Abdullah bin Abbas (Radiyallâhu Anh) ve Enes bin Malik (Radiyallâhu Anh) gibi sahabîlere, hadîs, fıkıh ve kıraat dersleri vermiştir.
Yemen’e Gidişi
Hicretin 9. senesinde, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından, kadılık, hocalık ve zekât memurluğu vazifesi yapması için Yemen’e gönderildi. Ayrıca kendisine, Yemen hükümdarına ulaştırması için bir mektupta verdi. Yemen’de ortaya çıkan Esved El-Ansî isimli yalancı peygamberlik iddiasında olan kişiyi bertaraf etti. Yemen’li bir hanımla evlenerek ailesini burada kurdu. Daha sonraki yıllarda ise Medine’ye geri dönmüştür.
Yemen’e gönderilmesinden önce Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) ona ” Sana bir dava getirildiğinde ne ile hüküm verirsin?” diye sordu. Muâz (Radiyallâhu Anh) “Allah’ın Kitabı’yla.” dedi. Resûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem), “Onda bulamazsan ne ile hükmedersin?” diye tekrar sordu. O ise “Resûlüllah’ın sünnetiyle.” diye cevap verdi. Resûlüllah’ın (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in “Ya orada da bulamazsan?” demesi üzerine şu cevabı verdi: “O zaman kendi görüşüme göre içtihat eder, ona göre hüküm veririm.” Onun bu cevabı Peygamberimizi (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) çok sevindirdi. “Resûlullah’ın elçisini Resûlullah’ın hoşnut olacağı bir şeye muvaffak kılan Allah’a hamdolsun!” buyurdu. [2]
Veba Salgın
Muâz bin Cebel (Radiyallâhu Anh), Yermük ve Ecnâdeyn savaşları ile Şam’ın fethine katıldı. Suriye Ordusu Komutanı Ebu Ubeyde El-Cerrah (Radiyallâhu Anh) vefat ettikten sonra onun yerine geçti. Suriye bölgesinde hizmet ettikten sonra, Ürdün taraflarında veba salgını sebebiyle, 2 hanımı ve 2 oğlu ile beraber vefat etmiştir. Rabbimiz şefaatlerine mazhar eylesin.
Neden Ağlıyorsun?
Veba salgını sebebiyle, vefatı yaklaştığı zaman, hasta yatağında ağlamaya başlamıştı. Etrafındaki insanlar ise buna şaşırmış ve sebebini merak etmişlerdi. Cevap olarak şöyle buyurdu:
“Siz benim, ölümden korktuğum veya dünyayı terk ettiğim için ağladığımı mı zannediyorsunuz? Ben öldükten sonra hangi tarafa (Cennete veya Cehenneme) gideceğimden emin olamadığım için ağlıyorum!”[3]
[1] Müslim, Fezâilü’s-sahâbe, 119
[2] Ebû Dâvûd, Akzıye, 11
[3] Üsdü’l-Gabe, 4, s. 377