Esenler’de gençliğinin abisi, imamı, dert ortağı, hocası Ömer Faruk Yazar. O, gençliği mahveden, hayattan koparan, dinden uzak kötü ölüme sürükleyen uyuşturucuya müptelâ olmuş gençlerle kendi evlâdı gibi ilgileniyor. Tek tek her birinin dertlerine ortak oluyor, onlarla beraber gülüyor, beraber ağlıyor. Ömer Faruk Yazar Hoca, şimdiye kadar yüzlerce genci bataklıktan çektiği Bişri Hâfî Derneği’nde gençlerle hem ders yapıyor hem arkadaşlık ediyor.
Esenler’de doğmuş ve büyümüş, semtin yerlisi Ömer Faruk Yazar Hoca, çevresinde tanınan, herkesle barışık, sempatik ve duygusal, çalışmaları vesilesiyle nâmı Ankara’ya kadar ulaşmış bir sosyal değer elçisi.
Bir Gencin Ölümüne Şahit Olmak
Yetişme çağını “sıradan bir müslüman” olarak nitelendiren Ömer Faruk Hoca, ilk defa bir gencin ölümüne askerlik vazifesini yaparken şahit olduğunu anlatıyor. Şırnak’da yaptığı askerliği sırasında, aynı timde bulunduğu bir arkadaşı mayına basıp, kucağında şehid olurken, bu aynı zamanda onun hayatı için de derin bir iz olmuş.
Karar Ânı ve İsmailağa
Bir gün vakti kıldığı camiden çıktığında, Zeynel Abidin Güler hocanın sohbetine davet edilmiş. Sohbetten çok etkilendiğini aktaran Ömer Faruk Hoca, “O sohbette, okumanın dini ilim okumak olduğunu anladım ve ben de okumaya karar verdim” diyor.
Daha sonra İmam Hatip derslerini de veren Ömer Faruk Yazar Hoca, İlahiyat lisans diplomasını da aldıktan sonra İsmailağa’da medreseye okudu.
Ömer Faruk Yazar Hoca, metro durakları önünde, sokaklarda köşe başlarında toplanan gençlerle hiç iletişim kurmamış. Ta ki gün gelip de o gençlerden birinin, “Hocam, siz dini eğitim alıyorsunuz ama bize hiç bir şey anlatmıyorsunuz. Konuşmuyorsunuz” demesine kadar. O an bildiklerini anlatmadığı için kendinden utandığını söyleyen Ömer Faruk Yazar; “O gençlerle muhabbet etmeye başladım. Dış görünüşleri, giyim tarzları, saç şekilleri, konuşma tarzları benim için farklıydı. Konuşmaları tamamen argoydu. Konuştukça çok iyi insanlar olduğu kanaatine vardım. Din görevlilerinden, öğretmenlerden, STK’lardan uzak kalmışlar. Kendilerini dışlanmış hissetmişler. Her birinin farklı hikayesi var. Ben kendimi suçlu hissettim o gençlerle tanıştıktan sonra” diyor.
Çocuklarla Aramızda Güven Oluştu
Ömer Faruk Yazar Hoca bu gençlerle sohbet edebilmek, bir araya gelebilmek için küçük bir mescid oluşturdu ve bir kenarına bir çay ocağı koydu. Merak edenlere dini bilgileri anlatıp, isteyenlere Kur’an-ı Kerim, ilmihal, siyer dersleri vermeye başladı. Birlikte parklarda oturdular, Balat sahilde çekirdek çitlettiler, yeri geldi denize gittiler, sahilde mangal yaptılar. Belli bir süre sonra gençler hocamıza güvenmeye başladı.
Ömer Faruk Yazar Hoca, “Çocuklar düşündüler ki bu hoca bize maddi açıdan yaklaşmıyor. Hakkımızda bilgi alıp bir yere vermiyor. Din eğitimi için mücadele eden bir hoca. Güven ortamı oluşunca bana açılmaya başladılar” diyor. Gençlerin bağımlı olduklarını da bu arada öğreniyor. O an zarar görebilirim diye geri çekilmek yerine onlara yardım etme kararı alıyor.
Bir gazetede yayınlanan mülâkatından kalan kısmı yayınlıyoruz:
Ömer Faruk Yazar hoca yaşları 16 ile 22 arası olan bu gençlerle muhabbet etmiş, dolaşmış, dertlerini paylaşmış. Gelen arkadaşını da getirmiş. 6 yıl içinde çok sayıda gençle görüşmeye başlamış. Zamanla gençler Allah rızası için uyuşturucuyu bırakmaya karar vermiş. Yazar, “Hadi gelin din eğitimi yapalım, Kur’an eğitimi yapalım demedim. Müslümanım diyorsa ibadetlerle bir hayat sürdürmesi gerektiğini, kötü alışkanlıklardan Allah’ın dinine sarılarak kurtulabileceğini anlattım. Sonrasında onlar kendileri gelip Kur’an eğitimi almak, Peygamberimizi tanımak istediler” diyor.
Gençlerle sürekli irtibat hâlinde olduğunu söyleyen Yazar’ın çalışmaları zamanla meyvesini vermiş. Çocuklar uyuşturucuyu bırakmış. Yine Ömer Hoca’nın çabalarıyla okuluna dönenler olmuş. Çalışmak isteyenlere iş bulunmuş. Yaşantısını düzeltenlerden evlenenler olmuş, nikahlarını da Yazar kıymış.
Tedavi olması gereken gençleri de bizzat Çamatem’e götüren Yazar, “Madde kullanımı beyinsel bir problem. Ta ki eroine kadar. Eroin vücudu ağrı ve sızılarla esir alıyor. Ama diğer maddeler beyinde bitebilecek şeyler. Çoğu genç bunlardan uzaklaştı” diyor. Çamatem’e gönderdiği bir gencin dediklerini de şöyle aktarıyor: “Hocam ben ilaç kullanma gereği duymadım. Sizinle karşılaştıktan sonra benim bunu Allah rızası için bırakmam lazım dedim ve sıyrıldım dedi” Çocuklarla bu aktiviteleri yaparken gereken harcamalara zaman zaman mahalle esnafı, zaman zaman İsmailağa cemaati yardımcı olmuş.
Polislerin bile çoğu zaman “Hocam sizden Allah razı olsun. Biz GBT’sine bakıyoruz. Problemliyse karakola götürüyoruz. Ama siz onlarla ilgileniyorsunuz” dediklerini anlatıyor Yazar Hoca.
İstanbul Üniversitesi’nde sosyoloji doktorası yapan Ömer Miraç Yaman Esenler’de saha çalışması yaparak hazırladığı doktora tezini Apaçi Gençlik adı altında kitaplaştırdı. Kitapta Ömer Faruk Yazar’ın çalışmaları da yer aldı. Kitapta Ömer Hoca’nın ismi Abdullah Hoca olarak geçiyor.
Bişri Hâfî Derneği
Ömer Faruk Yazar Hoca çalışmalarını şimdi Bişri Hâfî Gençlik ve Dayanışma Derneği’nde sürdürüyor. İsmailağa cemaatinin katkılarıyla 2015’te açılan dernekte, 15 yataklı bir yatakhane de yer alıyor. Böylece sokakta yatmak zorunda kalan çocukların yanı sıra şehir dışından bağımlılığından kurtulmak için gelmek isteyenlere de kalma imkanı sağlanıyor.
Hayal etmeyin yaşayın
Ömer Faruk Yazar gençlere uyuşturucuyu şöyle anlatıyor: “Kötü alışkanlıklarla bir hayat sürdürüp bir halüsinasyon göreceksiniz. 2 saatlik bir halüsinasyon. 2 saat hayal dünyasında mutlu olacaksın. Biz bu mutluluğu helal yoldan gerçeğe dönüştürelim. Kendi vücudunuza bedeninize kişiliğinize zarar vermeyecek işlerle meşgul olalım. Niye hayal dünyasında yaşıyorsunuz. Annenizle, babanızla, kız arkadaşınızla problem yaşayabilirsiniz. Her sıkıntıda maddeye sarılacaksanız kendinize zarar verirsiniz. Madde kullananlardan biliyorum. Çok genç var öyle. Kafalarında saç yok. Yaşlanmışlar erken çökmüşler. Kötü alışkanlıklarla erken yaşta çökmektense güzel alışkanlıklarla iyi şeylerle hem Rabbimizin razı olacağı, hem ailemizin razı geleceği işlerle meşgul olun. Beraber gezelim, eğlenelim.”