Bazı kavramlar birbirine karıştırılır ve bazı gayeler uğrunda istismar edilir. Örneğin dindar; dinî değerleri hayatına hâkim kılan, dini için gerektiğinde dünyasından feragat eden kimsedir. Dinci ise; dinini, inanç ve ibadetlerini dünyası uğruna harcama yoluna gidendir.
Dindar olanlar, dinini tezgâhta pazarlamaz. Onu küçük hesaplara kurban etmez. Dine yapılan taarruzların önünde siper olur, gerekirse o yolda canını feda eder.
Meselâ: Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Alehi ve Sellem)i sevdiğini, ona ittiba ettiğini söyleyen bir dindar, onu örnek edinir; onun yaşadığı hayatı bulunduğu çağa taşır. Onun tebliğ ve sünnetinin dili, ayağı olur. Sünnet-i Seniyyeyi gönülden gönle, kulaktan kulağa, gözden göze, özden öze taşımanın mücadelesini verir.
Bütün bu güzellikler için temiz ve sağlam bir kalbe sahip olmak gerekir. Hak-batıl savaşının en yoğun yaşandığı ortam “kalp”tir. Merkez üssü, hatta ana karargâhı orasıdır. Bu sebeple, sınav önce kalpte kazanılır veya kaybedilir. Yürek dünyasında sınavı kaybedenlerden başka türlü bir zafer beklenemez.
Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Alehi ve Sellem) Yâsir ailesine ne diyordu:
—Sabredin ey Yâsir ailesi, size vaat edilen cennettir!
Bu ailenin imanla dolu bir yürekten gayrı bir sermayeleri mi vardı? Savunanları mı vardı? Onlara yeten tek şey, kalplerinde imanlarının iktidar olmasıydı. O aile, canlarından vazgeçti ama imanlarından vazgeçmediler. Bizler, Hazreti Yâsir (Radıyallâhu Anh) ve Hazreti Sümeyye (Radıyallâhu Anhâ)nın samimiyetini idrak edemediğimiz gibi Hazreti Ammâr (Radıyallâhu Anh)ın hissiyatından da hissedar olamıyoruz.
Bilal-i Habeşî (Radıyallâhu Anh) üstünde kızgın taşlar altında, yakıcı kum üzerinde tevhîdi haykırırken; Firavunların, Nemrutların bile yüreklere hükmedemeyeceğini ilân ediyordu.
Her birimiz yüreğimizde ya bir Firavun ya da bir Musa (Aleyhisselâm) taşıyoruz. Yani bizi muzaffer kılacak cevheri de, öldürecek zehri de içimizde barındırmaktayız.
Allah (Celle Celâluhû) bize bu kalbi verdiğinde tertemizdi, Onu temiz tutma kılavuzu olan Rasûlüllâh (Sallâllâhu Alehi ve Sellem) Efendimizi de bize ikram etti. Ancak kirleten biz olduk. Rahmânın mülkünü yanlışa açtık, işgale göz yumduk.
Sünnet-i Seniyye’ye İttibâ
Rasûl-i Ekrem (Sallâllâhu Alehi ve Sellem) Efendimizin izini takipte azimli olan mü’min, inancı için bütün bedelleri ödemeye hazır bir askerdir. Sahte mü’min ise inancına bedel ödetir.
Ehl-i Sünnet bir mü’min, arı gibidir. Çiçekten çiçeğe konar. Gayesi bal üretmektir. Hem kendi beslenir hem de başkalarını besler. İstismarcı ise sinek gibidir. Başkalarının yaptığı ballara konar. Temiz ballara ayakları ve ağzı ile mikrop taşır. Konduğu balı da berbat eder. Sinekler sevgilerinin bedelini ödemedikleri için, neyi seviyorlarsa onu berbat ederler.
Şu âyet-i celile, Allah (Celle Celâluhû) sevgisinin bir bedeli olduğunu anlatır:
﴿قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ﴾
«(Habîbim! Ehl-i Kitap, müşrik veya Müslüman; Allâh’ı sevdiğini iddia eden herkese) de ki: “Eğer siz Allâh’ı seviyor olduysanız, bana hakkıyla uyun ki Allâh da sizi sevsin(; sizden râzı olup sevap versin) ve sizin için günahlarınızı örtsün. Allâh (Kendisini sevenlerin günahlarını çokça bağışlayan bir) Ğafûr’dur; (Habîbine uyarak sevgisini kazananlara da çok acıyan bir) Rahîm’dir.» (Âl-i İmrân Sûresi:31)
Âyet-i Celîle, Allah Te‘âlâ’yı sevmenin bedeli olarak Zâtına değil; Rasûlüne (Sallâllâhu Alehi ve Sellem)e tâbî olmayı göstermiştir. “فَاتَّبِعُو” kelimesinin anlamı: İzleme, peşinden gitme, takip etmedir. Allah Te‘âlâ’nın peşinden gitmek, onu izlemek ise mümkün değildir. Allah Te‘âlâ yaratan, insan ise yaratılandır. Bu ikisi arasındaki ilişki izleyen-izlenen, takip eden-takip edilen ilişkisi asla olamaz.
İzi olmayanın izini sürmekten söz edilemez. Bu sebeple Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Alehi ve Sellem)e: “Allah Te‘âlâ’yı seviyorsanız beni izleyin!” demesi emredilmiştir. Çünkü o, yolcu olan, yolda yürüyen, iz bırakan bir insandır.
Cenâb-ı Hâk, bu gerçekleri anlayıp Sünnet-i Şerîfe sarılma şuurunu bizlere ihsân buyursun!