Cuma gününün, umre ve hac ibadetlerinin ve Ramazân ayının günahlara keffâret olduğu, hadîs-i şerîflerde açıkça beyân edilmiştir. Sene içindeki bayramlara gelince, onlardan her biri senede bir kere gelmekte olup birincisi Iyd-i Fıtr (Ramazan bayramı), ikincisi ise, Iyd-ı Nahr (Kurban bayramı)dır.
Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) de fıtır ve nahr günlerine “Iyd” ismini vermiştir. Nitekim Âişe (Radıyallâhu Anhâ)dan rivâyete göre bir ramazan veya kurban bayramı günü Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Her milletin bir bayramı vardır, bugün de bizim bayramımızdır.” buyurmuştur.[1]
Abdurrahman ibnü Ebî Bekre (Radıyallâhu Anh)ın babasından rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte de Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “İki ay noksan olmaz (sayıca noksan olsalar da ecir ve sevapta tamdırlar. Bunlar da) Ramazân ve Zülhicceden ibaret olan iki bayram ayıdırlar.” buyurmuştur.[2]
Enes (Radıyallâhu Anh)dan rivâyete göre, Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Medîne-i Münevvere’ye geldiğinde, Medinelilerin eylenip oynadıkları (Nevruz ve Mihrican diye) iki günleri vardı. Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Bu iki gün neyin nesidir?” diye sorunca, onlar: “Biz cahiliyyet devrinde bu günlerde eğlenirdik” dediler. Bunun üzerine Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Muhakkak ki Allah(-u Tealâ) size, bu günlerin yerine onlardan daha hayırlı olan Edhâ ve Fıtr günlerini (Kurban ve Ramazân bayramlarını) verdi.” buyurdu.[3]
Ramazân-ı şerîf bayramı İslâm’ın temel rükünlerinden üçüncüsü olan orucun ikmali üzerine tertiplenmiştir. Müslümanlar, farz olan Ramazân ayının orucunu bitirdiklerinde, Allâh-u Te‘âlâ’dan mağfiret ve cehennemden beraat kazanırlar, çünkü ramazan orucu geçmiş günahların mağfiretine vesile olur, Ramazânın sonu ise cehennemden âzâdlık dönemidir.
Kurban bayramı, iki bayramın en büyüğü ve en efdali olup İslâm’ın temel erkânından dördüncü rükün olan haccın ikmali üzere müterettiptir. Müslümanlar hac vazifesini bitirince günâhları mağfiret olur, hac ancak arefe günü tamam olur, arafat vakfesi haccın en büyük rüknüdür.
Bütün ümmet, Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in zamanından günümüze kadar hiçbir münkir (inkârcı) bulunmaksızın iki bayram günü hakkında birleşmişlerdir. İşte bu dünya bayramları, âhiret bayramlarını hatırlatmaktadır.
Nitekim rivâyete göre, müslümanların dünyadaki bayram günleri cennette de kendileri için bayram olacak, o vakitte Rablerini ziyaret için toplaşacaklar ve Allâh-u Te‘alâ onlara o günde hususî tecellîde bulunacaktır:
Cennette cuma gününe “Yevmü’l-Mezîd” (ziyade nimet günü) denilecektir. Ramazân ve kurban bayramı günlerinde ehl-i cennet (cennet ashabı) Mevlâ Te‘âlâ’yı ziyâret için toplanacaklardır.
Bütün bu sayılanlar, cennet ehlinin avammı içindir, onların havassı (seçkinlerin)e ise her gün bayram olacaktır. Onlar, sabah ve akşam olmak üzere her gün rablerini iki kere ziyaret edeceklerdir…
İktibâs: Mahmud Efendi Hazretleri, Rûhu’l-Furkân Tefsiri, c.8, s.301-302.
Dipnotlar
[1] Buhârî, Fezailü’s-Sahâbe:75, No:3716, 3/1430, Müslim, Salâtü’l-Iydeyn:4, No:892, 2/607; Ahmed ibnü Hanbel, Müsned:24104, 9/274
[2] Buhârî, Savm:12, No:1813, 2/675; Müslim, Sıyam:7, No:1089, 2/766; Ebû Dâvûd, Sıyam:4, No:2323, 1/710; Tirmizî, Savm:8, No:692, 3/75; İbnü Mâce, Siyam:9, No:1659, 1/531; Ahmed ibnü Hanbel, Müsned, No:20501, 7/326.
[3] Ebû Dâvûd, Salât:245, No:1134, 1/364; Ahmed ibnü Hanbel, Müsned, No:13623, 4/499; Hâkim, Müstedrek, No:1091, 1/434.