Selçuklu ecdâdımızla ilgili daha evvel yayımlamış olduğumuz; Selçuklu’nun Ehl-i Sünnet Hassasiyeti, Sultan Melikşâh’ın Hayatı, Dandanakan Zaferi ve bu yazımızda kurmuş olduğu medreseleri konu edineceğimiz Selçuklunun Kudretli Veziri Nizâmülmülk’ün Şehâdeti başlıklı içeriklerimize erişim sağlamak için tıklayınız…
Büyük bir âlim olduğu kadar bir siyâsî şahsiyet olarak da tarihin önemli simalarından biri olan Nizâmülmülk (Rahmetullâhi Aleyh)in İslâm’a olan hizmetlerinin başında, Medreselerin devlet desteğiyle kurumsal yapı kazanarak gelişmesi ve yaygınlaşması gelir. Yaşadığı devirde gittikçe güçlenmekte olan Şia ve Mu‘tezile cereyanlarına karşı en büyük cevap ilimle verilmiş ve Nizâmiye medreseleri, yetiştirdiği âlimlerle hayatî bir kurum olarak tebârüz etmiştir.
Her Devrin İhtiyacı: Kurumsal Medreseler
Tarih boyunca bid‘at mezheblerin bir devlette iktidara geldiğine dair pek az örneğe rastlanmıştır. Abbâsî devrinde kısa bir süre Mu‘tezile iktidara gelmiş, Şiî-Fâtımî devleti de bu anlamda bir başka örnek olarak öne çıkmıştır.
Milâdî 10-11. asra tekabül eden devirdir ve Nizâmülmülk (Rahmetullâhi Aleyh), Selçuklu veziri olarak vazife îfâ etmektedir. Şiî-Fâtımî devleti, Abbâsî halifesini ve devletini tehdit etmekte, nüfûzunu da gerek siyâsî yönden gerekse de inanç yönünden artırmakta ve muhtelif kentlerde yaşayan insanlar arasında Şiî propagandası yaygınlaşmaktadır.
Yalnızca siyâsî önlem alınmasının ve kılıçla mücadelenin derde çare olmayacağı ve mevcut tehdidi bertaraf etmeye yetmeyeceği açıktır. İnanç yönünden ve ilmî açıdan mücadele etmek zarûrî görünmektedir. İlmî mücadelenin yolu, kavî âlimler yetiştirmekten geçmektedir.
Nizâmiye Medreseleri Kuruluyor
Nizâmülmülk (Rahmetullâhi Aleyh) bu düşünce ve tespitlerle Selçuklu Sultânı Alparslan’ın karşısına çıkar ve fikirlerini arz eder. Sultan Alparslan dinlediği düşünceleri olumlu karşılar; onun büyük ve kurumsal bir medreseler zinciri kurma fikrini destekler.
Nizâmülmülk (Rahmetullâhi Aleyh), hâl çaresini hayata geçirme adına çok geçmeden harekete geçer ve medrese kurma faaliyetini, Sultan Alparslan’ın vefâtından sonra Sultân olan Melikşâh zamanında da sürdürür. Irak, Şâm, Horasan, Mâverâünnehir ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinde medreseler kurar. Bunların en büyüğü ve en meşhuru Bağdat’ta bulunan ve Hüccetü’l-İslâm İmâm-ı Ğazâlî (Rahmetullâhi Aleyh)in de hizmet ettiği Nizâmiye Medresesidir. Bu faaliyet kapsamında kurulmuş olan diğer medreseler de Nizâmiye Medresesine nisbetle; ‘Nizâmiye Medreseleri’ olarak anılırlar.
Nizâmiye Medreselerinde devrin en meşhûr âlimleri ders okutur ve bu medreselerden devrin büyük âlimleri yetişir. Nizâmülmülk (Rahmetullâhi Aleyh), Bağdat Nizâmiye Medresesi ve diğer medreselerin devamı için vakıflar kurar ve Bağdat’taki medresenin ait olduğu vakfın mütevelli heyetinin de başkanlığını yürütür. Başta kendisi olmak üzere, varlıklı tüccarlar medreselerin gerek inşası gerekse de masraflarının karşılanması konusunda hizmet ve desteklerini esirgemezler.
Ehl-i Sünnet’in yeniden güç kazanması, bid‘at fırka mensuplarının siyâsî, idârî, ilmî ve sosyolojik açıdan güçlenmelerinin önüne geçilmesi, bu medreselerde yetişen âlimler eliyle gerçekleşir.
Nizâmiye Medreselerinin Temel Özellikleri
Nizâmiye Medreseleri, daha evvel de vurgulamış olduğumuz gibi devlet desteğine sahip medreseler olmaları, kurumsal yapılarının gelişmişliği ve işleyişi açıdan tarihte adeta bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Hizmetleri hakkında kısaca malûmât aktarmış olduğumuz Nizâmülmülk (Rahmetullâhi Aleyh)i vefâtının sene-i devriyesinde hatırlıyor, hayırla ve minnetle yâd ediyoruz.