Osmanlı ecdâdımız, İslâm’a hizmetlerini her alanda sürdürmüş, inşa ettirmiş oldukları eserlerle de müşahhas hâle getirmiştir. Nuruosmaniye Külliyesi de bu güzide eserlerdendir. Hizmete açılışının sene-i devriyesi olan 5 Aralık tarihi vesilesiyle külliyenin bânîleri olan Sultan 1. Mahmud Hân ve 3. Osman Hân’ı rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz.
İstanbul’un görünümünü eşsizleştiren en önemli yapılardan birisi de Yeditepe İstanbul’un hâkim tepelerinden birinde kurulu bulunan Nuruosmaniye Külliyesidir. Çemberlitaş[1] semtinde bulunan külliye, meşhur Kapalıçarşı’nın da başlangıcı konumundadır.
Tarihî kayıtlarda geçtiğine göre Hoca Sadeddin Efendi’nin hanımı Fatıma Hanım adına yapılmış olan mescid yıkılmaya yüz tutunca, devrin sultânı 1. Mahmud Hân, onun yerine büyük bir külliye yaptırmak ister. Vazife, mimar Mustafa Ağa’ya verilir; Simon Kalfa ile beraber 1748 senesinde inşaatı başlatırlar.
Sultan 1. Mahmud Hân’ın ömrü, külliye inşaatının tamamlanmasına vefa etmez ve külliye, yerine tahta çıkan kardeşi Sultan 3. Osman döneminde tamamlanarak 5 Aralık 1755 senesinde ibadete açılır.
Osman’ın nûru adıyla anılan külliyenin bu isimle anılışını, tamamlandığı devirde tahtta bulunan 3. Osman’la beraber, caminin içine süzülen güneş ışığı huzmesine bağlı olarak açıklamaya çalışanlar olduğu gibi, mimarî özellikleri sebebiyle “Osmanlı Devleti’nin Nûru” şeklinde adlandırıldığını savunanlar da vardır.
Müştemilâtıyla geniş bir alanı tutan yapının aslına uygun bir şekilde tamirat ve yenileme çalışmaları esnasında gerçekleştirilen kazı işlemlerinde oldukça derinlere inen kazıklara ve altında büyük bir sarnıca rastlanmıştır.
Mimarî Özellikleri
Külliye, inşa edildiği dönem itibarıyla Barok mimariye geçişin temel bir eseri olmakla beraber, bu anlayışın özel bir örneği olması bakımından da mühim bir simge olarak değerlendirilir. Müştemilât içerisinde yer alan çeşmesinden sebiline ve kütüphanesine kadar yapıların tamamı, barok üslubunun ayrı birer değeri niteliğindedir. Dairesel ana mekân etrafında kurulu olan külliyenin alanı, dikdörtgen biçimindeki mermer kesmelerden oluşmakta ve müştemilât toplamda on dört kubbeyle örtülmektedir. Caminin mihrabında ve minberinde dikkat çeken de barok üslubunun ince ve gösterişli detaylarıdır.
Nuruosmaniye Camii, iç süslemeleri ve bezemeleriyle de oldukça etkileyicidir. Bu detayları kapı tokmaklarında dahi görebilmek mümkündür. Caminin sağ ve sol kapılarında hat sanatıyla: “bize hayırlı kapılar aç” duâsı yer almaktadır.
Külliyede Yer Alan Diğer Yapılar
Yapının güneyinde medrese ve imarethane bulunur. Caminin avlusunda bulunan kütüphane iki katlı olup biri padişaha diğeri ise okuyuculara tahsis edilmiş olmak üzere iki kapıyla açılır. 5000 kadar eserin bulunduğu belirtilen kütüphanenin alt katı günümüzde dükkândır. Külliyeye dâhil olan çeşme ve sebil de günümüzde ticarethane olarak kullanılmaktadır.
1. Mahmud Hân’ın hayatında tamamlanmadığından sultan, Eminönü’ndeki Yeni Camii dolaylarında bulunan Valide Sultan türbesine, babası ve kardeşinin yanına defnedilmiştir. Yerine tahta çıkan kardeşi 3. Osman da Nuruosmaniye külliyesi hizmete açılmış olmasına rağmen yine Valide Sultan türbesine defnedilmiştir. Nuruosmaniye’de, Sultan 3. Osman’dan bir sene önce vefat eden, her iki sultânın da annesi olan Şehsuvar Sultan medfûn bulunur. Bu güzide külliyenin yapımında emeği geçenlerin ve bu hizmetlere vesile olanların cümlesinden Mevlâ Te‘âlâ râzı olsun.
Dipnotlar
[1] Çemberlitaş: Çemberlitaş, milâdî 330 senesinde diktirilmiştir. Zamanla depremler sebebiyle hasar gören ve pek çok yangına şahit olan taşın üstünde bulunan haç, fethi müteakip sökülmüş ve muhtelif Osmanlı Sultânları dönemlerinde tamir edilerek ve desteklenerek günümüze kadar ulaşmıştır. Sultan 2. Mustafa döneminde yapılan tamiratta bu tarihî taş demir çemberlerle sarılarak takviye edildikten sonra ‘Çemberlitaş’ olarak anılmaya başlanmış ve bulunduğu semt de onunla isimlendirilmiştir.