Ömür ve zaman Allâh-u Te‘âlâ tarafından kendisine ibâdet etmek ve rızâsını kazanmak için kullarına verilen en büyük nîmetlerindendir. İmam Buhârî (Rahimehullâh) Sahîh’inde Abdullah ibni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan şu Hadîs-i Şerîfi rivâyet etmektedir: Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: “İki nîmet hakkında pek çok insan aldanmıştır: sağlık ve boş vakit.”[1]
İmam Dârimî (Rahimehullâh) rivayetinde ise şöyle geçmektedir: “Şüphesiz sağlık ve boş vakit Allâh-u Te’âlâ’nın nimetlerinden iki nimettirler.”[2]
Yine Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) başka Hadîs-i Şerîfte şöyle buyurdular: “Uyanık ve akıllı bir kimse nefsine hâkim olup ölümden sonrasına amel eden; âciz bir kimse ise nefsin hevâsına uyan ve Allâh-u Te’âlâ’dan (boş) ümitler besleyendir.”[3]
Hasan el-Basrî (Rahimehullâh) buyurdu ki: Dünyâ günlerinden gelen her gün konuşup şöyle der: “Ey insanlar! Ben yeni bir günüm. Kendimde her işlenen şeye şahidim. Benim güneşim battıktan sonra kıyamete kadar bir daha size dönmem.”[4]
Zühd Hayatı ve Ömrü Kulluğa Tahsis Etmek
Rivayet ediliyor ki sâlih insanlardan bir heyet Rihletü’l-Âbide ismi ile meşhur olan bir hanımı ziyaret edip kendi nefsine karşı biraz yumuşak davranmayı tavsiye etmişler. O da şöyle cevap vermiş: “Benim ona karşı yumuşak olmama ne gerek var? Şüphesiz günler çabuk geçicidir. Bugün bir kimse bir şeyi kaybederse yarın onu elde edemez. Ey kardeşlerim! Allâh-u Te‘âlâ yemin olsun ki Allâh-u Te‘âlâ için uzuvlarım el verdikçe namaz kılacağım, hayatımın günleri O’na (Celle Celâluhû) oruç tutacağım, gözümde damlalar olduğu müddetçe O’na ağlayacağım. Sonra sözünü şöyle devam etti: Hanginiz kölenize verdiği bir emrin noksan yerine getirilmesinden hoşnut olursunuz?”
İbni Battâl şöyle buyurdu: İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)nın naklettiği hadîsin mânâsı şudur: Yeterli kadar mâişetini temin edip, sağlıklı bir bedene sâhip olmadıkça bir kişi fariğ (boş vakit sahibi) olamaz. Kendisi için böyle bir imkân hâsıl olan kişi Allâh-u Te‘âlâ verdiği nimete karşı şükretmeyi terk etmek sûretiyle aldanmamaya özen göstersin. Allâh-u Te‘âlâ’nın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından uzak durmak da O’na (Celle Celâluhû) şükretmenin bir parçasıdır. Kim bunu ihmal eder veya bu fırsatı günah işlemek için kullanırsa, o kişi aldanmıştır. Çünkü boş vakitten sonra meşguliyet, sağlıktan sonra hastalık gelir.”[5]
Sağlık ve Boş Vakit Ana Sermayedir
Tıybî (Rahimehullâh) şöyle buyurdu: Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) mükellef olan bir kişiyi sermaye sahibi olan bir tâcire benzetti. Bu tâcir ana sermayesini korumakla birlikte kâr kazanma peşindedir. O kimsenin bu işte başarılı olma yolu ticaret ettiği kişileri araştırmak, aldatılmaması için doğru ve becerikli olmaktır. İşte bunun gibi sağlık ve boş vakit ana sermayedirler.
İnsan dünya ve âhiretin en güzelini kâr olarak ele geçirmek için Allâh-u Te’âlâ’ya imân ile amel edip, nefsine ve din düşmanlarına karşı mücadele etmesi lâzımdır. Allâh-u Te’âlâ’nın şu kelâmı da bu mânâya yakındır: ‘Sizi elim bir azâptan kurtaran bir ticârete yol göstereyim mi?’ Aynı şekilde o insan hem ana sermayesini ve hem kârını kaybetmemek için nefsin peşinden gitmekten ve şeytan ile iş yapmaktan sakınmalıdır.
Hadîs-i Şerîfte geçen “Pek çok insan aldanmıştır.” ifâdesi ise Allâh-u Te’âlâ’nın şu sözü gibidir: “Benim kullarımdan şükredicisi (pek) azdır.”[6]
Dipnotlar
[1] Buhârî, Rikâk, no:6412; Tirmizî, Zühd, no:2304.
[2] Dârimî, Rikâk, no:2749.
[3] Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyame ve’r-Rikâk ve’l-Vera’, no:2459; Ebû Dâvûd, no:1218
[4] İbnü Ebî’d-Dünya, Kelâmü’l-Leyâlî ve’l-Eyyâm, c.1, s.24, no:22.
[5] İbnü Battâl, Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, c.10, s.146.
[6] Sebe’ Sûresi:13’ten.