Oruç ibâdeti her ne kadar ıstılahta: “tan yerinin ağarmasından güneş batıncaya kadar yeme, içme ve cinsî münasebetten uzak durma’’ şeklinde tarif ediliyorsa da, bu tanımının yanında birtakım edebleri de bulunmaktadır ve oruç ibâdetini kâmil bir şekilde yerine getirebilmek, bu edeblere riâyet etmekle mümkündür.
Bu durum esasında bütün ibâdetlere ve bir mü’minin yaşantısının her hâline şâmildir. Edâ edilen ibâdetlerden ve devam edilen nâfilelerden anlam ve rûhuna uygun bir şekilde istifade edebilmek, İslâm ahlâkının yüklediği sorumlulukları gözetmekle mümkün; amellerin Mevlâ Te‘âlâ katında makbûliyeti de buna bağlıdır. Bu durumu ifade sadedinde Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in: “Kim yalan söylemeyi, cahilliği ve cahillikle amel etmeyi (günah işlemeyi) terk etmezse, Allah’ın onun yemesini, içmesini terk etmeye ihtiyacı yoktur”[1] buyurmuştur. ”Nice oruç tutanlar var ki, oruçlarından payları açlık ve susuzluktur. Ve yine nice ayakta duranlar/namaz kılanlar var ki, namazından elde ettiği şey yorgunluktur”[2] hadîs-i şerîfi de aynı noktaya dikkat çeker. Kur’ân-ı Kerîm’deki ‘’Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!’’[3] emrindeki vurgu bu alanı kapsadığı gibi, ‘ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim’’[4] tebliği de bu alanı işaret eder.
Nitekim bu konuda ciddî ikazlar ihtivâ eden, Ebû Hüreyre (Radıyallâhu Anh)ın rivâyet etmiş olduğu bir başka hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) iki kadının misâli üzerinden mü’minleri şöyle ikaz etmiştir: “Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ‘Falanca kadın geceyi ibâdetle geçirir, gündüzleri oruç tutar, çalışır ve sadaka verir, bir de dili ile komşularına eziyet verir.’ denildi. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘O kadında hayır yoktur. O cehennemliktir.’ buyurdu. Bunun üzerine: ‘Falanca kadın ise farz namazları kılar, yağı alınmış peynirleri sadaka verir ve hiç kimseye eziyet etmez’ dediler. Bunun üzerine Râsûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Bu kadın Cennet ehlindendir’ buyurdu.”[5] Bir başka hadîs-i şerîfte de: “Kimin kötülüklerinden komşusu emin olmaz ise, o cennete girmez”[6] buyrulmuştur.
Oruçlunun Riâyet Etmesi Gereken Edebler
Oruçlu bir kimse gözünü dînen mekrûh ve harâm olan şeylerden sakınmalıdır. Oruçlu kimsenin dili, yalan, gıybet, dedikodu ve yalan yere yeminden korunmalıdır. Oruçlu, kulağını, dînen reddolunmuş şeyleri dinlemekten alıkoymalıdır. Eller harâma ve hileye, dînin mekrûh veya harâm kıldığı şeylere uzanmamalı; ayaklar sahibini, mekrûh veya harâmların işlendiği yerlere götürmemelidir.
Dolaysıyla oruç esnasında âdâb-ı muâşereti gözetmek, ahlâkî ilkelere uygun şekilde hareket etmek, dinin zemmettiği tavır ve davranışlardan uzak durmak, oruç ibâdetini kâmil bir şekilde yerine getirmek için şarttır.
Dipnotlar
[1] İbnü Mâce, Sıyam, 21.
[2] Ahmed ibnü Hanbel, el-Müsned, c.2, s.373; İbnü Mâce, Sıyam, 21.
[3] Hûd Sûresi:112
[4] Muvatta‘, Husnü’l-Halk, 8; Ahmed ibnü Hanbel, el-Müsned, c.2, s.381.
[5] Buhârî, Edebü’l-Müfred, 119.
[6] Buhârî, Edeb 29; Müslim, İman 73.