Dini Mübîn-i İslâm, tüm üstün âdap ve ahlak-ı hamide ve kişinin kendi çabasıyla kazandığı hasletleri övmüş, onlara sahip olmayı emretmiş ve onlarla ahlaklanan kimseye ebedi saâdeti vaad etmiştir. Şeriat onların bazılarını nübüvvetin bir parçası olarak vasıflamıştır ki, bunlar “güzel ahlak” diye isimlenir.
“Güzel ahlak” nefsin duygularında ve sıfatlarında orta halli olmak ve aşırıya meyletmeden itidali bulmaktır. İşte tüm bu “güzel ahlak” kemâlatın son noktası ve itidalin zirvesi ile Efendimiz Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in ahlakıdır. Ta ki Allah Teâlâ bu sebeple onu överek şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz, elbette sen çok yüce bir ahlak üzeresin” (Kalem;4)
Hazreti Âişe (Radıyallahu Anhâ) şöyle buyurur.
“O’nun ahlakı Kur’an idi. Kurân-ı Kerîm’in razı olduğuna razı olur, gazap ettiğine gazap ederdi. (Müslim)
Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. (Muvatta)