Kıyafet lügatte: “İz sürmek,” “birinin peşinden gitmek,” “çocuğun fiziki özelliklerine bakarak nesebini tespit etmek,” gibi manalara gelmektedir. Kelimenin lügavî anlamından hareketle insanların kişiliğini yansıtması ve takip ettiği geleneği göstermesi açısından “giyim ve kuşam’a” da kıyafet denilmiştir.[1]
Kıyafetin fizikî, ahlakî, estetik açılardan önemi büyüktür. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de insana örtünmesi için ayrıca bir süs ve güzellik unsuru olarak elbise verildiği, çıplaklığın hayâ duygusunu ve takvayı gidereceği bildirilmektedir: “Ey Âdemoğulları! Gerçekten Biz sizin üzerinize, avretlerinizi örtecek bir elbise, bir de (süsleneceğiniz) ziynet libâsı indirdik. (Îmân, Allâh korkusu, güzel ahlâk ve avret yerlerini örtme gibi) takvâ elbisesi(ne bürünmek) ise; işte bu (süslü elbiselerden) daha iyidir! İşte bu (libâsların indirilişi), Allâh’ın âyetlerindendir, tâ ki onlar iyice düşünsünler!”[2]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ümmetine her konuda örnek olduğu gibi, kılık kıyafet hususunda da yol göstermiş ve müslüman her bireyin güzel, tertipli, düzgün, birbirine uyumlu ve sade bir şekilde giyinmelerini tavsiye etmiştir. Bunun yanında, giyinmeyi gösteriş vesilesi yapmayı, israfa kaçmayı, gurur ve kibre kapılmayı, insanlar arasında giyinişi ile isim yapmak ve ün kazanmayı kerih görmüş ve bundan sakındırmıştır. Ayrıca kişinin maddî zenginliğine uygun bir şekilde kaliteli ve güzel elbise giyinmesini de münasip görmüş ve tavsiye etmiştir.
Bu bağlamda konumuzu destekleyen hadîs-i şerîfleri şöylece sıralayabiliriz:
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Ey mü’minler! Gönlünüzce yiyiniz, içiniz, giyiniz ve Allah yolunda tasadduk ediniz. Ancak israfa, kibir ve gurura kapılmayınız.”[3]
Hazreti Hasan (Radıyallâhu Anh)dan gelen bir rivâyet de şöyledir: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bize, bulduğumuz en güzel elbiseleri giymemizi ve en güzel kokuları sürmemizi tavsiye ederdi.”[4]
İbni Ömer (Radıyallâhu Anh)dan gelen bir rivâyette Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Kim şöhret (giyinişi ile isim yapmak ve ün kazanmak) elbisesi giyerse, Allah ona zillet elbisesi giydirir.”[5]
Ashabdan Malik ibni Nazle (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Bir gün, kötü bir kıyafet ile Peygamberimiz (Sallallâhu aleyhi ve sellem)i ziyarete gitmiştim. Beni bu elbise ile gören Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle sordu: ‘Malın mülkün var mı?’ Ben: ‘evet’ cevabını verdim. “Ne gibi malların var?” diye sordu; ‘Allah bana, deve, koyun, at sürüleri ve arpa buğday gibi nimetler lütfetmiştir’, dedim. ‘O zaman!.. Allah sana mal mülkiyet ihsan etmişse, Allâh’ın nimetlerinin ikramının eseri üzerinde görünsün’, buyurdu.”[6]
Fahr-i Kâinat Efendimizin Giydiği Kıyafetler
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) mübârek başına kalensüve (takke) üzerine sarılmış sarık (imâme) takardı. Beden-i şerîfine ise iki parçadan oluşan, üst parçasına rida, alt parçasına izar adı verilen elbise giyerdi. Genellikle kamis adında entari (etekleri uzun gömlek) giymeyi pek severdi. Zaman zaman gerektiği durumlarda ise cübbe, aba, bürde, hırka giydiği de olurdu. Bunun yanında Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) özellikle beyaz renk elbise giymiş ve tavsiye etmiştir. Fakat farklı renklerde siyah, yeşil çizgili, siyah üzerinde kırmızı desenleri olan kıyafetleri giydiği de olmuştur. Bununla beraber pamuktan imal edilmiş ve yünden örülmüş elbiseleri de kullanmıştır. İpek kumaştan men etmiş ve kullanmamış; sadece zaruret halinde giyilmesine izin vermiştir.
Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh) Cabiye’de verdiği bir hutbede şöyle demiştir: “Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ipeği erkeklere haram kılmıştır. Ancak bir elbise içerisinde iki üç dört parmak kalınlığı kadar olursa buna izin verilmiştir.”[7]
Hazreti Enes (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre Abdurrahman ibni Avf, Zübeyr ibni Avvam ile birlikte bulundukları bir savaşta vücutlarındaki bitlerden dolayı Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e şikâyette bulundular. Bunun üzerine onların ipek gömlek giymelerine izin verdi. Hazreti Enes (Radıyallâhu Anh): “İpek gömleği ikisinin sırtında da gördüm” dedi.[8]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Özel Günlerde ve Resmî Karşılamalardaki Kıyafetleri
Fahr-i Kâinat Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) özel günlerde; gerek Cuma, gerek bayramlarda ve gerek yerli ziyaretçileri ve yabancı heyet ve elçilerini kabul ettiği zamanlarda devlet erkânına mahsus resmî kıyafetler kullanmıştır. Nitekim ibni Sa‘d, Tabakâtü’l-Kübrâ adlı eserinde konumuzu aydınlatan rivâyetler nakletmektedir:
Cabir ibni Abdillâh (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Cuma ve bayram günlerinde siyah üzerinde kırmızı desenleri olan cübbesini giyerdi.”[9]
İbni Sa’d’ın naklettiği bir başka rivâyet ise şöyledir: “Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Cuma ve bayram günlerinde kırmızı desenli hırkasını giyer ve kırmızı çizgili sarığını sarardı.”[10]
Zübeyr ibni Avvam’ın oğlu Urve (Radıyallâhu Anh) şöyle rivâyet etmiştir: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) gelen heyetleri kabul ettiğinde, giydiği elbise ve ridası hadrami mamulü idi. Uzunluğu dört arşın olup enine de iki arşın, bir karış idi. Bu elbise halifeler tarafından da kullanıldığı için epeyce yıpranmış idi. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu elbiseye bir astar ilave etmiş, kurban ve ramazan bayramlarında giyinmiştir.”[11]
Konumuzla alakalı rivâyet edilen hadisi şeriflerde ‘kırmızı’ anlamına gelen “HAMRA” kelimesini bazı hadîs şârihleri saf kırmızı olarak yorumlamışlar ve kırmızı elbise giymenin câiz olduğunu beyan etmişlerdir. Bazı hadîs şârihleri ise “HAMRA” kelimesinin siyah üzerine kırmızı desenleri olan elbise türüne söylendiğini belirterek saf kırmızı elbise giymenin mekruh olduğunu ifade etmişlerdir.[12] Nitekim Hanefî mezhebine göre erkeklerin saf kırmızı ve sarı elbise giymeleri tenzihen mekruhdur.[13]
İmâm Tirmizî (Rahimehullâh) Şemâil-i Muhammediyye adlı eserinde bu konuyla ilgili on altı hadis nakletmektedir:
Ümmü Seleme (Radıyallâhu Anh) validemiz anlatıyor: “Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e en sevimli gelen elbise kamis (eteği uzun gömlek) idi.”[14]
Esma binti Yezid (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in gömleğinin yenleri (kol uçları) bileklerine kadar idi.”[15]
Kurra ibni İyas ibni Hilal anlatıyor: “Ben, biat etmek üzere Müzeyne kabilesinden bir grup insanla beraber, Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in huzuruna çıktım. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in gömleklerinin yakası düğmesiz (râvî derki: gömleğinin yakası iliklenmemiş) olduğu için yakasından içeri elimi uzattım, nübüvvet mührüne dokundum.”[16]
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), (hasta olup yatağa düştüğünde) Üsame ibni Zeyd (Radıyallâhu Anh)dan destek alarak hâne-i saâdetlerinden dışarı çıkmıştı. O esnada beden-i şerîfinde sevb-i kıtri adında hoş görünüşlü bir elbise vardı ki, onu hacıların ihrâmı gibi giyinmişti. O hâlde iken namaz kıldırdı.”[17]
Ebu Said el-Hudrî (Radıyallâhu Anh) naklediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), yeni bir elbise giydiği zaman onun ismini söyler ve şöyle dua ederdi:‘Allâh’ım bunu bana giydirdiğin için sana hamd-u senâlar olsun! Onun ve onu giyen azanın hayırlı olmasını senden isterim ve yine onun ve onu giyen azanın şerrinden sana sığınırım.”[18]
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) giyindiği elbiseleri arasında, hibre-i yemaniyye’yi çok severdi.”[19]
Ebu Cuhayfe (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Ben Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i, üzerinde hülle-i hamra (kırmız desenli) elbise olduğu halde gördüm ki, şu anda hayali gözümün önüne geliyor.” Hadîsi rivâyet eden Süfyan es-Sevri derki: “Metinde zikredilen “HULLE-İ HAMRA”’dan kastedilen mânânın “Hibere” adında kırmız ve yeşil desenli elbise olduğunu zannediyorum.”[20]
Bera ibni Azib (Radıyallâhu Anh) rivâyet ediyor: “Kırmızı desenli elbisenin, Peygamber Efendimize (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e yakıştığı kadar bir başkasına yakıştığını görmedim. Bu kıyafeti ile beraber Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in mübârek saçları omuz başlarına kadar uzamış idi.”[21]
Ebû Rimse (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Ben Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i iki parçadan oluşan ve yeşil çizgili bürde-i yemaniyye giyinmiş olarak gördüm.”[22]
Kayle binti Mahreme naklediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i gördüğümde, üzerinde zaferan ile boyanmış ve rengi solmak üzere eskimiş iki parçalı elbise var idi.”[23]
İbni Abbas (Radıyallâhu Anh) rivâyet ediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Sizlere beyaz elbise tavsiye ediyorum. Dirileriniz beyaz elbise giysin, ölülerinizi de beyaz ile kefenleyiniz. Zira o, sizin giysilerinizin en hayırlısıdır’ buyurmuşlardır.”[24]
Semure ibni Cündeb (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:” “Beyaz elbise giyiniz. Zira o, son derece nezih ve hoştur. Ölülerinizi de beyaz ile kefenleyiniz.”[25]
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) annemiz anlatıyor: “Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir sabah vakti, üzerinde siyah yünden örülmüş bir izar giymiş olduğu halde evinden dışarı çıkmış idi.”[26]
Muğire ibni Şu’be (Radıyallâhu Anh) şöyle rivâyet ediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) yenleri (kol uçları) dar, cübbe-i rumiyye giymiş idi.”[27]
Dipnotlar
[1] Taşköprizade 1/353. D.İ.A kıyafet maddesi.
[2] A’râf Sûresi:26
[3] İbnü Mâce, Sünen, 7/3605
[4] Buhârî, Târihü’l-Kebîr, No:1222
[5] Ebû Dâvûd, Libas, No:4029
[6] Ebû Dâvûd, Libas, No:4060-4063
[7] Tirmizî, Libas, No:1721
[8] Tirmizî, Libas, No:1722
[9] İbni Sa‘d, Tabakâtü’l-Kübrâ, 1/451
[10] A.y.
[11] İbni Sa‘d, 1/458
[12] Avnü’l-Ma‘bûd, 11/118-123
[13] İbni Âbidîn Tercümesi, 15/368
[14] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:53
[15] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:56
[16] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:57
[17] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:58
[18] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:59
[19] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:60
[20] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:61
[21] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:62
[22] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:63
[23] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:64
[24] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:65
[25] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:66
[26] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:67
[27] Tirmizî, Şemâil, Bab:8, No:68