Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şecaatli ve cesaretli olmakta apaçık bir konumdadır. Zira o birçok zorlu olaylarla karşılaşmış, yanındaki yiğit ve kahramanlar birçok kez kaçmışlar, O ise yerinden kımıldamamış, öne atılmış, geri dönmemiş ve düşmanın karşısından çekilmemiştir. Bütün cesur kimselerde hayatlarında bir kez dahi olsa bir kaçış ve terettüd görülmüştür. Yalnız Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)‘de bu hiç görülmemiştir.
Abbas (Radıyallahu anh) anlatıyor: Huneyn savaşında müslümanlar ve kâfirler karşılaştıklarında müslümanlar geri kaçtılar. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ise katırı ile kâfirler tarafına hücum ediyordu. Ben koşmasını engellemek için katırın dizginlerini tutuyor, Ebu Süfyan ise üzengilerini tutuyordu. Sonra Ebu Süfyan (veya Abbas) (Radıyallahu Anh) “Ey müslümanlar geri dönün” diye bağırdı. (Müslim)
Ali (Radıyallahu Anh)‘tan: “Bizler harp kızıştığı ve gözler gazaptan kızardığı zamanda, Rasûlüllâh’a sığınırdık. Düşmana ondan daha yakın kimse olmazdı. Bedir gününde bizler Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)‘e sığınıyorduk. O düşmana en yakın olanımızdı. O gün insanlar içinde en cesur ve korkusuzuydu. (Müsned-i Ahmed)