Ramazan-ı Şerîf’in nihayete ermesiyle mü’minler için büyük bir rahmet ve mağfiret kapısı olan bayram arefesi idrak edilir. Bu müstesna gün, ruhî tezkiyenin, tevbeye yönelmenin ve bayrama tertemiz bir kalp ile ulaşmanın vaktidir. Arefe, yalnızca ferdî ibadetlerin değil, aynı zamanda toplumsal dayanışma ve kardeşlik şuurunun da güçlendiği bir zaman dilimidir.
Tevbe ve Dua: Gönüllerin Saflaşması
Arefe günü, mü’minin kendisini muhasebeye çekmesi gereken en mühim vakitlerden biridir. Ramazan boyunca edâ edilen ibadetleri gözden geçirmek, eksikleri tamamlamak ve kalbi ilâhî rahmete açmak için büyük bir fırsattır. Cenâb-ı Hak buyurur:
“Ey iman edenler! Hepiniz Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”1
Bu itibarla, mü’minler bu günü gafletle geçirmemeli, gönülden pişmanlıkla Allah’a yönelerek af dilemelidir. Arefe günü, duâların en makbul olduğu zamanlardan biridir. Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur:
“Duanın en faziletlisi, Arefe günü yapılan duadır.”2
Bu mübârek vakitte yalnızca kendimiz için değil, ailemiz, ümmet-i Muhammed ve tüm mazlumlar için de niyazda bulunmalı, kalplerimizi rahmet iklimiyle donatmalıyız.
Sadaka, Bayram Namazı ve Kardeşlik Bağları
Ramazan-ı Şerîf’in sonunda yerine getirilmesi gereken önemli bir vecîbe de sadaka-i fıtırdır. Bu sadaka, yalnızca fakirlerin ihtiyacını karşılamak değil, aynı zamanda oruçlunun manevi arınmasını sağlamak içindir. Nebiyy-i Ekrem (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) buyurmuştur:
“Fitre sadakası, oruçlunun boş ve kötü sözlerinden temizlenmesi ve fakirlere bir yardım olması için farz kılınmıştır.”3
Fitremizi hak sahiplerine ulaştırarak, onların da bayram sevincine ortak olmasını sağlamalıyız. Zira gerçek bayram, yalnızca kendi mutluluğumuz değil, başkalarına da sevinç yaşatmaktır.
Bayram sabahına hazırlık da bu mübârek günün bir parçasıdır. Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), bayram sabahı gusül abdesti almayı, güzel elbiseler giymeyi ve namazdan önce tatlı bir şey yemeyi tavsiye etmiştir.4
Ayrıca bayram, küslükleri sona erdirme, akraba bağlarını güçlendirme ve kardeşlik hukukunu gözetme vaktidir. Sevgili Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur:
“Sıla-i rahim (akrabalık bağlarını gözetmek) ömrü uzatır ve rızkı artırır.”5
Bu sebeple, aile büyükleri ziyaret edilmeli, dargınlıklar son bulmalı, yetimler ve kimsesizler ihmal edilmemelidir.
Bayramdan Sonraya Bir Miras Bırakmak
Ramazan boyunca kazandığımız manevi güzellikleri sadece bu aya hapsetmemeli, yıl boyunca devam ettirmeliyiz. Şevval ayında tutulan nafile oruçlar, Ramazan’ın bereketini sürdürmenin en güzel yollarından biridir. Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) buyurur:
“Kim Ramazan orucunu tutar ve ardından Şevval’den altı gün oruç tutarsa, bütün sene oruç tutmuş gibi olur.”6
Kur’ân-ı Kerîm’i yalnızca Ramazan ayında değil, her daim okumalı; sadaka, infak ve hayır işlerine yılın geri kalanında da devam etmeliyiz. Bayram, yalnızca bir gün değil, mü’minin tüm hayatına yayılan bir huzur ve sevinç vesilesi olmalıdır.
Cenâb-ı Hak, bizleri bu mübârek günlerin feyzinden istifade eden, Ramazan’ın bereketini hayatına yansıtan ve bayrama ruhen temizlenmiş olarak erişen kullarından eylesin. Âmîn.
DİPNOTLAR
1 (Nûr, 24/31)
2 (Tirmizî, Deavât, 133)
3 (Ebû Dâvûd, Zekât, 18)
4 (Buhârî, Iydeyn, 4)
5 (Buhârî, Edeb, 12)
6 (Müslim, Sıyâm, 204)