Bizleri, başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden ebedî kurtuluş olan Ramazân-ı Şerîf Ayı’na mülâki kılan Allah Te‘âlâ’ya nihâyetsiz hamd-ü senâlar olsun! Salât-ü selâm, bizleri îmân ve İslâm’dan haberdar eden, bu mukaddes zaman dilimlerini idrâkimizin asıl vesilesi ve bize ihyâ yollarını öğretip ebedî kurtuluş istikâmetini gösteren Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e olsun!
Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) ve Ashâb’ı (Rıdvânullâhi Te‘âlâ aleyhim ecma‘în) Ramazân-ı Şerîf Ayı’nı en hassas şekilde, fazîlet ve bereketine uygun bir tavırla ihyâ ettiler. Bize düşen; onların örnekliğinde, onlardan tevârüs etmiş olduğumuz ilmî, hissî ve mânevî birikimi muhâfaza edip ona uygun bir şekilde bu mübârek ayı ihyâ etmek ve bu ayın sonunda ebedî kurtuluşa nâiliyet için çalışmaktır. Bu ayda kazanacağımız hasletleri senenin hatta ömrümüzün kalan kısmına teşmil kılmak, esas gayemiz olmalıdır.
İyilik ve güzellik, yardımlaşma ve kardeşlik, bu ayın anlam ve önemine uygun hasletlerdir. İftâr sofralarında pekişecek olan bu ulvî hisler, insanlarla olan münasebette belli bir aya hasredilmeyip her zaman canlı tutulması gereken meziyetlerdir.
Bu düşüncelerle, hep birlikte kavuşmuş olduğumuz mübârek Ramazân-ı Şerîf Ayı’nızı tebrik eder, bu huzûr ve refâh mevsiminin, zor günler geçirmekte olan kardeşlerimizin salâhına, ümmet-i muhammedin saadeti ve cehennemden ebedî kurtuluşuna vesile olmasını Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ederiz.