Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în), Sultânü’l-Enbiyâ Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in azîz zâtını hatırlatan bütün eşyalara ve onun oturup kalktığı, yatıp uyuduğu, ibadet edip istirahat buyurduğu, böylece müşerref kıldığı bütün mekânlara, sonsuz hürmet ve muhabbet duymuşlardır. Onun azîz hatırasını taşıyan bu eşyalardan biri de kadeh-i şerîftir.
Hakkında detaylı malûmata buradan ulaşabileceğiniz tarihî kadeh, ona canı gönülden hizmet edenlerden biri olan Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)a intikal etmiştir. Basralı Âsım el-Ahvel (Rahimehullâh): “Enes (Radıyallâhu Anh)ın yanında, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kadeh-i şeriflerini gördüm ve onunla su içtim” demiştir.[1]
Yine, “Kırk yıl Enes ibni Malik’in sohbetlerine iştirak ettim” diyen Basralı Sabit ibni Eslem (Rahimehullâh) da Enes (Radıyallâhu Anh)ın bu kadehi kendilerine göstererek: “İşte bu, Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kadehidir” diye nakletmektedir.[2]
Manevî değeri olan bu kadeh-i şerîf, Enes ibni Malik (Radıyallâhu Anh)ın vefâtının ardından, mahdûmu Nâdir ibni Enes (Radıyallâhu Anh)a intikal etmiştir. Nâdir ibni Enes (Radıyallâhu Anh)ın vefatından sonra da çocuklarına intikal eden bu kadeh-i şerîf, onun varisleri tarafından sekiz yüz bin dirheme satılmıştır.
Meşhûr muhaddîs İmam Buhârî (Rahimehullâh) bu mübarek kadehi Basra’da gördüğünü ve onunla su içtiğini anlatmıştır. Rivâyete göre, sekizyüzbin dirhem ücret karşılığında satın alan kişinin de İmam Buhari’nin kendisi olduğu ifade edilmektedir.[3]
Teberrük Vesilesi Mukaddes Emânet
Muteber kaynaklarımızda geçen hususlardan da anlaşıldığı üzere, Risâletpenâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kendi şahsına ait kadehinin haricinde başka kadehlerden su içtiği ve onların da sahipleri tarafından teberrüken muhafaza edildiği anlatılmaktadır.
Nitekim Abdullah ibni Selam (Radıyallâhu Anh)ın arkadaşının oğlu olan Ebû Burde (Radıyallâhu Anh)a: “Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in su içtiği bir kadehle sana su içireyim mi?” dediği nakledilmiştir. Bu rivâyet bizlere, Peygamber Efendimiz’in mübarek ağızlarının değdiği kadehin Sahâbe-i Kirâm tarafından, hatıra ve teberrük niyetiyle muhafaza edildiğini anlatmaktadır.[4]
Başka bir rivâyette ise Sehl ibni Sa‘d (Radıyallâhu Anh), teberrük niyetiyle sakladığı Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kadeh-i şerîfiyle ilgili bir anısını şöyle anlatmıştır:
“Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), ashâbı ile birlikte bir yerden dönüyorlar idi. Benî Sâ‘îde sofrasında istirahat ettiler ve bana yönelip: ‘Yâ Sehl, bizlere su versen!’ buyurdular. Ben de: “İşte, bu kadeh ile her birine su verdim.”
Bu durumu müşahede eden Ebû Hazim (Rahimehullâh): “Sehl o kadehi bize gösterdi. Biz de ondan su içtik. Sonra o ortamda bulunan Ömer ibni Abdilazîz (Radıyallâhu Anh), Sehl (Radıyallâhu Anh)dan o kadehi istedi. O da hediye etti” demiştir.[5]
Sabit ibni Eslem (Rahimehullâh) anlatıyor: Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın bir gün bize, hafif kalın ve demir kulplu, ağaçtan yapılmış bir kadeh gösterdi ve şöyle dedi: “Yâ Sabit, bu gördüğün Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kadehidir!”[6]
Yine Sabit ibni Eslem (Rahimehullâh) rivâyet ediyor: Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh): “Ben, Efendimize içtikleri her meşrubatı; suyu da hoşafı da, bal şerbetini ve sütü de işte bu kadehte içirdim.” buyurdular.[7]
Dipnotlar
[1] Sahîh-i Buhârî, el-Câmi‘u’s-Sahîh, c. 4, s. 47.
[2] Sahîh-i Buhârî, el-Câmi‘u’s-Sahîh, c. 4, s. 46.
[3] Ahmed ibni Muhammed el-Kastallânî, el-Mevâhibü’l-Ledünniyye ale’ş-Şemâili’l-Muhammediyye, s. 312.
[4] Sahîh-i Buhârî, el-Câmi‘u’s-Sahîh, c. 6, s. 252.
[5] Sahîh-i Buhârî, el-Câmi‘u’s-Sahîh, c. 6, s. 252.
[6] Tirmizî, Şemâil, 29. Bab, No. 197.
[7] Tirmizî, Şemâil, 29. Bab, No. 198.