Regâib ifadesi; “kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen, bol ve bereketli bağış” anlamlarına gelen “rağibe” kelimesinin çoğuludur. Receb ayının ilk Cuma gecesi; mânevî ikrâm ve ihsân gecesi olması hasebiyle rağbet gördüğünden, “Reğâib Gecesi” olarak adlandırılmıştır.
Reğâib gecesini ihtivâ eden Receb-i Şerîf ayı, Kur’ân-ı Kerîm’de dikkat çekilen “haram aylar”dandır. Bu ayların hususiyeti hakkında Mevlâ Te‘âlâ şöyle buyurmuştur:
“Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına (takdirine) göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu dosdoğru hesaptır. O aylar içinde (Allah’ın koyduğu yasakları çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekûn savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekûn savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir.”[1]
Haram Ayların Diğer Aylardan Farkı
Kurtubî (Rahimehullâh)ın beyanına göre; Allah Te‘âlâ bir şeye bir yönden değer verirse, onun bir tane hürmeti olur. İki veya daha fazla yönden ta‘zîm ettiği şeyinse, hürmet ve büyüklüğü, birkaç yönden artar. Bu nedenle, o şeyle alâkalı olarak yapılan iyi bir amelin sevabı katlanacağı gibi, kötü amelin azâbı da kat kat olur. Nitekim (Zilka‘de gibi) haram ayda, (Mekke gibi) haram bir beldede Allah Te‘âlâ’ya itaat edenin sevabı, (Rebîülevvel) gibi helâl bir ayda, haram bir şehirde ibâdet edeninkiyle denk olmayacağı gibi, helâl ayda haram bir karyede itaat edenin mükâfatı da, helâl ayda, (İstanbul gibi) helâl bir beldede ibâdet edenle eşit olmaz. Hatta bu konular şahıslara göre bile değişebilir. “Ey peygamber hanımları! Sizden çirkin bir iş yapana, azap iki kat katlanır.”[2] âyet-i kerîmesi bu konuda açık bir delildir.
Fazîletli Gün ve Geceleri İbâdetlerle İhyâ Etmek
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, Receb-i Şerîf ayı girdiğinde şöyle duâ ettiği rivâyet olunmuştur: “Allahım! Receb’i ve Şa‘bân’ı bize mübârek kıl ve bizi Ramazân’a ulaştır.”[3]
Bu duâ, söz konuyu ayların bereketinden istifâdenin, idrâk ve ihyâya bağlı olduğunu işaret etmektedir. Nitekim Receb-i Şerîf’in ilk Cuma gecesini de içine alarak bizlere, “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan duâlar geri çevrilmez. Receb-i Şerîf’in ilk Cumâ gecesi (Reğâib Gecesi), Şa‘bân-ı Şerîf’in ortasında bulunan gece (Berâet gecesi), Cumâ gecesi, Ramazân ve Kurban Bayramı geceleridir.”[4] beyânıyla rivâyet edilen müjde, mübârek zaman dilimlerini ihyâ etmenin önemini îzâh ile beraber, Reğâib gecesinin ihyâ açısından hususî önemini ifade etmektedir.
Reğâib Gecesinde İdrakten İhyâya Ulaşmak
Receb-i Şerîf’in ilk Cumâ gecesinden gâfil olmak, fazîletlere nâiliyetten ve affolunup bağışlanmaktan mahrum kalmak olacaktır. Bu sebeple, bu gecenin idrâkinde olmanın lüzûmu: “Sakın ola Receb’in ilk Cumâ gecesinden gaflet etmeyin. Çünkü o geceyi melekler; ‘Reğâib’ diye isimlendirir” [5] ikazıyla beyân olunmuş, bu geceyi ve bu gibi zaman dilimlerini şuurlu bir şekilde ihyâ edenlere melekler tarafından istiğfâr edileceği bildirilmiştir.
Reğâib Gecesi vesilesiyle, ruhumuzu karartan kötü duygu ve düşünceleri kalplerimizden atalım. İbâdetin zevkinden bizi mahrum eden nefsin kötü arzularını frenleyelim. Gönül dünyamızı bulandıran haset, kin, düşmanlık gibi kötü duygulardan temizleyelim. Duâlarımıza; âile ve yakınlarımızın yanı sıra, milletimizi ve âlem-i İslâm’ı da ortak edelim.
Dipnotlar
[1] Tevbe Sûresi:36.
[2] Ahzâb Sûresi:30’dan.
[3] Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned: 1/259.
[4] el-Beyhakî, Şu‘abü’l-Îmân: 3/342.
[5] Abdülkadir Geylânî, Ğunyetü’t-Tâlibîn, s. 272.