Asıl ismi Ebû İshâk Sad bin Ebî Vakkas Mâlik bin Vüheyb El-Kureşî Ez-Zührî’dir. 592 yılında Mekke’de dünyaya geldi. Anne ve baba tarafından, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) ile soyları birleşir. 17 yaşında iken bir rüya gördü. Rüyasında, Zifirî bir karanlığın içinde iken, birden bire parlak bir ay doğuyor ve o, ayın aydınlattığı yolu takib ediyordu. Sonra aynı yolda, Zeyd bin Hârise, Hazreti Ali ve Hazreti Ebu Bekir (Radiyallâhu Anhum) önünden ilerlediğini görüyor. Kendilerine “Siz ne vakit buraya geldiniz?“ diye soruyordu. Onlarda, “Şimdi” diye cevap veriyorladı. [1]
Bu olaydan sonra, Hazreti Ebubekir (Radiyallâhu Anh) vasıtasıyla Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) görüştükten sonra müslüman oldu. Müslüman olmasından sonra, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) onun için “İşte dayım Sad. Böyle bir dayısı olan varsa bana göstersin!” buyurarak, kendisini överdi. [2] Cennetle müjdelenen on sahabîden birisiydi.
Uhud Savaşı
Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)den önce Medine’ye hicret etti ve birçok seriyyeye katıldı. Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in katıldığı bütün savaşlara iştirak etmiştir. Uhud savaşının en sıkıntılı zamanlarında bile onun yanından ayrılmamıştır. Attığı okların her zaman hedefine ulaşması sebebiyle, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)i çok sevindirmiş ve kendisi hakkında “Anam babam sana fedâ olsun ey Sad, at!” diye iltifat buyurmuştur.
Hazreti Ali (Radiyallâhu Anh) bu iltifatta yer alan “Anam babam sana feda olsun” cümlesini sadece Uhud günü Sad (Radiyallâhu Anh) için kullandığını rivayet etmiştir. Aynı savaş esnasında her ok atışında kendisi için, “Allah’ım! Sana, duâ ettiğinde, Sa’d’ın duâsını kabul et. Atışını da doğrult. ” diyerek dua etmiştir. Bu dualar sebebiyle Sad bin Ebu Vakkas (Radiyallâhu Anh), duası müstecab bir kul olarak tanınmış ve insanlar onun duasını almak için birbirleriyle yarışmıştır. [3]
Annesi ile Mücadelesi
Sad bin Ebu Vakkas (Radiyallâhu Anh) iman ettikten sonra, annesinin şiddetli bir tepkisine maruz kalmıştı. O güne kadar annesinin emrinden çıkmamış olan ve her istediğini yerine getiren sahabî, imanından dönmesini isteyen annesine direnmişti. Bunun üzerine annesi, oğlunun eski dinine dönene kadar, hiçbir şey yemeyip, içmeyeceğini söyledi. Bunun üzerine Sad bin Ebu Vakkas (Radiyallâhu Anh), “Ey anne, senin yüz canın olsa ve her birini İslâmiyeti bırakmam için versen, ben yine dinimde sabit kalırım. Artık ister ye, ister yeme. ” demiştir.
Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh)ın halifeliği döneminde, Irak’ta ki İslâm ordusunun komutanı olarak katıldığı Kadisiye savaşında, İran’lıları ağır bir yenilgiye uğrattı. İran bölgesinde kazandığı diğer zaferlerden sonra, Kufe şehrini kurdu ve valiliğini üstlendi. Kendisine Fârisul-İslâm lakabı verilmişti. Rey şehrinde meydana bulan isyanı bastırmış ve şehirdeki asayişi yeniden sağlamıştır. Daha sonra Medine yakınlarında ki evine yerleşen Sad bin Ebu Vakkas (Radiyallâhu Anh), Sıffin ve Cemel gibi vakalara karışmamıştı. 675 yılında Medine’de vefat eden büyük sahabî, vasiyeti üzerine, Bedir savaşında giydiği cübbe ile defnedildi. Birçok evlilik yapmış ve 40 çocuk sahibi idi. Kendisinden 271 hadis rivayet edilmiştir.
Dipnotlar
[1] İbni Esîr, Üsdü’l-Gâbe: 2, s.292
[2] İbni Hacerî, Tarih, 2, s.33
[3] İbnü’l-Esîr, II, s.366