Kendileri de ilim sahibi olan Osmanlı padişahları, ilmî müesseselere her şeyden daha çok kıymet vermiş ve bu kurumların yaşatılması konusunda her türlü imkânı seferber etmişlerdir. Fatih Sultan Mehmed Hân, İstanbul’un fethi gerçekleştikten sonra Ayasofya’yı derhâl camiye tebdil eylediği gibi onun yanı başındaki yapıları ve Zeyrek’teki külliyenin müştemilâtını medreseye dönüştürmüştür. Eyüp’te de hemen bir medrese tesis etmiştir.
İslâm ile müşerref olan İstanbul, ilimle buluşmuş ve hiç vakit kaybetmeksizin başlatılan tedrîsât faaliyeti yoğun bir şekilde sürdürülmüştür. Akşemseddîn Hazretleri ve devrin birçok büyük âlimi bu medreselerde müderris olarak vazife yapmışlardır.
Fatih Sultan Mehmed Hân saltanatı devrinde birçok medrese inşa etmiş ve geçmişte inşa edilmiş olan medreselerin tedrîsâtının devamını sağlama konusunda vakıflar tesis ederek bu kurumların asırlarca yaşamasına vesile olmuştur. Onun kurduğu medreseler arasında; Fatih Camii ve Külliyesi’nin müştemilâtında yer alan ve İstanbul’un ilk yükseköğretim kurumu olan Sahn-ı Semân Medreselerinin mühim bir yeri vardır. Bu medresenin hizmete açılışı milâdî takvime göre 19 Ocak gününe tevâfuk etmektedir.
Sahn-ı Semân Medreseleri sadece İstanbul’un değil; dünyanın sayılı medreselerinden biri olarak dikkat çekmiş ve sonraki asırlarda büyük âlimler yetiştirmiştir. Bu muazzez müessesenin dersiamları arasında, Efendi Babamız Mevlânâ Ali Haydar el-Ahıshavî Hazretleri de bulunmaktadır.
Medresenin İnşası
Fetihle beraber payitaht olan İstanbul’da ilmî ve hayrî faaliyetler sürerken, bu kadîm şehre yakışır bir külliyeye olan ihtiyaç aşikârdı. Fatih Sultan Mehmed Hân, bu ihtiyaca binaen külliye yapımına yönelik inşa emri verdi. 1463’de inşasına başlanan külliye yaklaşık on sene süren bir inşa sürecinin ardından hizmete açıldı.
Yapıldığı yerin “düz” ve “geniş” olmasından dolayı veya zikredilen daha başka sebeplere binaen “sahn” kelimesiyle ve medresenin yapısal yönüyle “sekiz” birimden oluşması hasebiyle Arapça karşılığı “semâniye” kelimesinden bir terkip oluşturulduğu ve böylece “sahn-ı semân” olarak adlandırıldığı belirtilmektedir.
Kendi içerisinde belli seviyelerde tedrîsât yürüten medreselere ayrılmakla beraber, “Sahn-ı Semân” aklî ve naklî ilimlerin tahsil edildiği yükseköğretim medresesi olarak faaliyet göstermiştir. Müfredat ve eğitim süresine bakıldığında bu medresenin daha ziyade bir ihtisâs medresesi olduğu anlaşılmaktadır.
21. Yüzyılda Kadîm Müktesebâtın İzinde Bir İhtisâs Merkezi: İsmailağa Külliyesi
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in tebliğ ettiği şerîat, Allah Te‘âlâ ilmi insanlıktan çekip alıncaya dek geçerli olacak ve bu durum hiç şüphesiz ilmin devamı ile sağlanacaktır. Nitekim İstanbul’da fetihten hemen sonra olduğu gibi başka şehirlerde de asırlar boyunca ilmî müesseseler inşa edilip yaşatılmıştır.
Bir dönem ilimle bağlantımız akamete uğratılmak istenmişse de, bâtılın su üzerindeki köpükten farksız olmadığı hakikatince kara bulutlar dağılıp gitmiş ve ilim yuvaları aslî hüviyetine uygun olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. Bununla beraber, daha önceki devirlerde yapılan medreseler tamir ve tadilât ile yaşatıldığı gibi yeni müesseseler de tesis edilmiştir. Nitekim inşa süreci devam etmekte olan İsmailağa Külliyesi de, ilim yolunu yarınlara taşıyacak bir müessese olacaktır.
İsmailağa Külliyesi, bilhassa Tekâmül ve İhtisâs Medreselerine ev sahipliği yapması yönüyle, Sahn-ı Semân Medreselerinin gaye ve misyonunu günümüzde muhafaza edecektir.
Sahn-ı Semân’ın kuruluş gayesinde geçtiği gibi İsmailağa Külliyesi’nin kuruluş hedefi de ihtisâs sahibi âlimler ve kadîm ilmî müktesebattan beslenip geleceğe ışık tutan rehber şahsiyetler yetiştirmektir.
İsmailağa Külliyesi Yardımlarınızı Beklemektedir
İnşa etmekte olduğumuz İsmailağa Külliyesi, ev sahipliği yapacağı Tekâmül ve İhtisâs medreseleriyle, geçmişten günümüze ulaşan ilim mirasını gelecek nesillere taşıyacaktır. Bu hizmetler, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in: “İnsan öldüğü zaman üç şey hariç ameli kesilir: Sadaka-i Câriye (medrese veya mescid gibi sürekli, kalıcı iyilik), kendisinden faydalanılan ilim ve kendisini hayırla yâd ettiren sâlih bir evlat.” müjdesine talip olma yoludur.Medeniyet anlayışımızın önemli bir unsuru hâline geleceğine inandığımız İsmailağa Külliyemizin inşâsına ve ev sahipliği yapacağı hizmetlere sizler de bağış ve yardımlarınızla destek sağlayabilir ve bütün bu hizmetlere karşılık verilecek ecir ve mükâfata ortak olabilirsiniz. Külliyemiz hakkında detaylı bilgi ve bağışlarınız için tıklayınız.