Asıl ismi, Ebul Aver Saîd bin Zeyd bin Amr bin Nüfeyl El-Kureşî’dir. 600 yılında Mekke’de dünyaya geldi. Babası Zeyd bin Amr bin Nüfeyl, müşriklerin kötü adetlerini yapmaz ve putlara tapmazdı. Mekke müşriklerinin cansız putlara tapmalarını onaylamıyordu. Suriye taraflarında görüştüğü bir papaz, ona şirkten ve hurâfelerden uzak, Hz. İbrahim’in (Aleyhisselâm)ın inancı olan Hanifliğe tabi olmasını tavsiye etmişti. Zeyd, Hanif inancını kabul ettikten sonra Mekke’ye döndü. Davranışları sebebiyle kabilesi tarafından dışlandı ve bir dönem Hira dağında yaşamaya mecbur kaldı.
Hanif inancına mensup bir babanın oğlu olan Saîd bin Zeyd (Radiyallâhu Anh), Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in İslâm dinini tebliğ etmeye başladığını duyunca kolayca iman etti. Böylece on ikinci veya on üçüncü müslüman olarak imanla şereflenmiştir. Kendisinden kırk sekiz hadis nakledilmiştir ve rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer almaktadır. Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh)ın mensup olduğu Adiyoğulları kabilesindendir.
Eziyetler ve Hicret
Genç yaşta iman eden Saîd bin Zeyd (Radiyallâhu Anh), müşriklerin birçok eziyetine maruz kaldı. Bu eziyetler neticesinde ailesiyle birlikte Medine’ye hicret etmiştir. Medine’ye hicret edildiği zaman, Rıfâ bin Abdul Munzir (Radiyallâhu Anh)ın evinde misafir olmuştur. Muâhât olayında Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından, Ebu Lübâbe veya Rafi bin Malik (Radiyallâhu Anhuma) ile kardeş ilan edilmişti. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tarafından, Cennetle müjdelenen 10 sahabî’den birisidir.
Bu olaydan önce henüz iman etmemiş olan Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh), müşriklerin planlarına uygun olarak, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)i katletmek için yola çıkmışken, kendi kızkardeşinin de Müslüman olduğunu öğrendi. Bunun üzerine kızkardeşi ile evli olan Saîd bin Zeyd (Radiyallâhu Anh)ın evine giderek onları tartakladı. Saîd bin Zeyd (Radiyallâhu Anh)ın, eşiyle birlikte ona İslâm’ı anlatmaları ve Kur’ân-ı Kerim tilaveti dinlemesi neticesinde, Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh) iman etti. [1]
Katıldığı Savaşlar
Bedir savaşı dışında, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bütün savaşlarına katılmıştır. Bedir savaşında ise istihbarat toplama vazifesinde olması sebebiyle, savaşa iştirak etmemiş ama dönüş yolunda İslâm ordusuna katılmıştır. Kendisine savaşa katılmış gibi ganimetten pay verilmiştir. [2] Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in vefatından sonra yapılan Ecnâdeyn, Fihl ve Yermük savaşlarına komutan olarak katıldı. Şam’ın fethinde bulundu ve muazzam hizmetleri oldu.
Hazreti Osman (Radiyallâhu Anh)ın şehid edilmesi ile ortaya çıkan fitnelere karışmamış ve olayları yatıştırmaya çalışmıştır. Ömrünün son zamanlarını, Medine’nin dışında bulunan Akik vadisindeki çiftliğinde geçirdi ve burada Hicrî 51 yılında 80 yaşındayken vefat etti. Abdullah ibni Ömer onun öldüğünü öğrendiği zaman doğruca Akik vadisindeki evine gitti ve cenazesiyle ilgilendi. Cenazesi Medine’ye taşındı ve cenaze namazını Abdullah ibni Ömer (Radiyallâhu Anh) kıldırdı ve onu mezara Sad bin Ebi Vakkas (Radiyallâhu Anh) ile birlikte indirdi. Kabri Cennetu’l-Bakî’dedir.
Dipnot
[1] Ebû Nuaym, Hilye, I, s. 95
[2] Hâkim, El-Müstedrek, III, s. 495