Tarihimize dönüp baktığımızda bizleri elem ve teessüre sevk eden hadiselerden biri de Sarıkamış faciasıdır. 22 Aralık 1914 -15 Ocak 1915 tarihleri arasında cereyan eden bu facianın üzerinden yüz seneyi aşkın bir zaman geçti. Kış mevsiminin soğuğuyla beraber, tesirini daha da derinden hissettiğimiz bu acı olay sonucunda şehid düşen askerlerimizi, elim hâdisenin sene-i devriyesi vesilesiyle hayırla ve rahmetle yâd ediyoruz.
Sarıkamış Harekâtı, 93 Harbi olarak bilinen 1876-1877 Osmanlı-Rus Harbinin etkilerinin sürdüğü dönemde söz konusu olmuş bir harekâttır. O senelerde Kafkasya, bugün bile özlemini duyduğu yönetim ve medeniyete henüz kavuşabilmiş değildir. Yetim ve öksüz kalmış bu coğrafyanın bazı bölgeleri şimdilerde yoksulluk ve zulme mahkûm edilmiş, bazı bölgeleri ise günah çukuruna dönüştürülmüş durumdadır.
Sarıkamış Harekâtının Sebepleri
Milli mücadele döneminde kaybettiği toprakların bir kısmını geri alma, bundan da öncelikli olarak mevcut topraklarını muhafaza etme konusunda gayretli olan Osmanlı Devleti’nin bu devrinde, orduları için Doğu’daki Rus tehdidinin hâlen devam ettiği, teyakkuz hâlini zorunlu kılan meşakkatli bir süreç yaşanmaktaydı. Kış şartlarının ağırlığı; karşıda bulunan Ermeni tugaylarının da desteğini arkasına almış Rus-Kafkasya Ordusundan belki de daha etkiliydi. Hedef, kaybedilen ve Rusların merkez karargâhlarından biri hâline getirilen Sarıkamış’ı ve beraberinde, kaybedilmiş olan diğer toprakları geri kazanmaktı.
Şer güçleri, Osmanlı Devletini I. Cihan Harbine sokabilmek adına ellerinden gelen olanca gayreti sarf ediyorlardı. Almanlar, Yavuz ve Midilli adındaki iki zırhlı gemiye Türk bayrağı çekmek suretiyle Karadeniz’deki Rus limanlarını bombaladılar. Ateşlenmek için sabırsızlıkla bekleyen fitil, beklediği bu fitne ateşini hasretle kucakladı. Geçtiğimiz senelerde yaşadığımız Rus uçağının düşürülmesi ve Rus Büyükelçisinin öldürülmesi hadisesi de yüz küsur sene önceki bu hadiseyle ne kadar da benzeşiyor değil mi?..
Rusya, limanlarının bombalanması sebebiyle Kafkasya üzerinden Anadolu’ya hücum etti; fakat Pasinler’e kadar ilerlemeyi başarabildiyse de, doğu bölgemizi korumakla vazifeli bulunan 3. Ordu, Rusları durdurmaya muvaffak oldu. Komuta kademesi, geri çekilen Rusların üzerine gidip gitmeme konusunda kararsızdı. Sonradan alınan karara binaen düşmanın üzerine gidilmesi, ‘Allâhuekber’ dağları aşılarak Sarıkamış’a inilmesi kararlaştırıldı.
Günümüzde Kars sınırları içerisinde yer alan Sarıkamış, son derece teessür vesilesi olan bu hadisenin gerçekleştiği bölge; Batum antlaşması sonucunda Ruslara terk edilmiş olan vatan toprağıdır. Bugün dahi soğuğu haberlere konu olan, kış mevsiminde kutup bölgeleriyle yarıştığı haber verilen bu bölgede yüz seneyi aşkın bir zaman önce yaşanmış olan acı, her yıl düzenlenen resmî merasimlerle tazelenmekte ve şehidlerimiz, dualarla yâd edilmektedir.
Hâdisenin Gelişmesi ve Neticesi
Osmanlı Devleti’nin doğusunu korumakla vazifeli bulunan 3. Ordu Komutanlığı; 9, 10 ve 11. Kolordu Komutanlıklarından oluşmaktaydı. Bu Kolordularda vazifeli bulunan askerlerimiz daha evvel Irak Cephesine savaşmış askerlerdi. Bu sebeple, iklim ve mevsim açısından Mezopotamya gibi bir coğrafyada çarpışmış olan birlikler için kuzeyin ağır kış şartları, kaçınılması gereken en büyük düşman kimliğindeydi. Zonguldak’ı bombalamak için harekete geçen Rusların, Osmanlı kuvvetlerine batıdan erzak ikmaliyle vazifeli bulunan gemileri de batırmış olmaları yönündeki vakıa, Sarıkamış’ta gerçekleşecek olan harekâtın sonucunu da haber veren bir emare niteliğindeydi.
Hâdisenin meydana geldiği dönemde memleketin doğusunu korumakla vazifelendirilmiş olan 3. Ordu Komutanlığının, sayıca onlarca kat fazla olan orduları mağlup etmiş necip askerleri, birtakım hesap hataları neticesinde, son derece olumsuz koşullarda Rus-Kafkas Ordusuna taarruz etmek mecburiyetinde bırakıldı. Kâğıt üstündeki plan ile gerçek şartlar ve mevcut imkânlar arasındaki uçurum her geçen gün daha da derinleşti. Rus ordusu içerisinde Ermeni Gönüllü Tugaylarının da bulunması, mağlubiyetle sonuçlanan neticeyi etkileyen en önemli faktörlerden biri oldu.
Müdafaadan taarruza dönüşen harekâtın başlangıcında; 11. Kolordu’nun Sarıkamış-Erzurum düzleminde Rusları engellemesi, 9. Kolordu’nun Rusların kuzey kanadını karşılaması ve 10. Kolordunun Sarıkamış’a inmesi planlandı. Oltu’ya kadar ilerlenen vetirede her şey yolunda gibi görünürken ve 3. Orduyu oluşturan Kolordulardan olan 9. Kolordu başarıyla hareket ederken, kuşatmasının genişletilmesi yönündeki emirle birlikte bütün tahminler altüst oldu. 10. Kolordu, planlandığı gibi yol alamamış, istenilen zaman zarfında istenilen bölgeye ulaşamamış, bu sebeple verilmesi düşünülen destek de sağlanamamıştı.
Acı ve Tazeliğini İlk Günkü Gibi Koruyan Feci Kayıplar
9. Kolorduya destek vermesi beklenen 10. Kolordunun geniş kuşatmayı başaramayıp geri kalması sonucunda 9. Kolordunun da savunmasız ve zayıf kalması, bu birliği Rus ordusu karşısında açık bir hedef haline getirmişti. Kolorduların birbirine sağlaması planlanan destek gerçekleşmeyince, 9 ve 11. Kolordular istenmeyen bir şekilde erimeye tutulmuş ve 9. Kolordu Sarıkamış’a çok büyük kayıplar vererek ancak ulaşabilmişti.
Sarıkamış’ta karşılaşılan aşırı soğuk ve salgın hastalıklar orduyu ciddi bir şekilde kırdı. Sayıları on binlerle ölçülebilen miktarda vatan evladı feci bir şekilde can verdi. Şehid olanların sayısının 90.000’e ulaştığına dair bilgiler kaydedilmektedir.
Tüm şehidlerimize rahmet diliyor, vatanımızın ve ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberliğinin dâim olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ediyoruz.