Bak Dünya’da birşeyler oluyor amma olayın gerisinde başka birileri geziyor. Akşemseddin, Sultan Fatih’in yanında, Şeyh Muslihiddin Efendi, Zigetvar seferinde Kanuni Sultan Süleyman’ın yanında, Sümbül Efendi’ye bakıyorsun, Yavuz Sultan Selim’in yanında, öbür taraftan bakıyorsun, Sivaslı Şemseddin Ahmed Efendi, Eğri savaşında ve Ruhul Beyan tefsirini yazan İsmail Hakkı Bursevî iki defa kılıç sallamıştır at sırtında…
Bu Şeyh! Şeyh Şâmil on bir defa ruslarla savaşa girdi kendisi bifiil, Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevî, Süleymaniye camisinin ön tarafında yatıyor. Gümüşhanevî, Süleymaniye camisinin ön tarafında yatıyor. Gümüşhanevî dergahının sahibi ki Sultan Abdülhamid Han Cennet mekan, onunla çok sıkı fıkı görüştüğü için, ol haysiyetten dolayı, “Abdülhamid Han nakşîdir.” diyenlerde var. Şazelî’dir fakat Nakşî meşayihi ile çok derinden ve kimseye çaktırmadan muhabbeti söz konusu olduğundan, Nakşî diyenlerde var.
Millî Mücadele
Öbür taraftan bakıyorsunuz Hacı Bektaş-ı Velî (Kuddise Sirruhû)nun müridi Ahmed Cemaleddin Efendi, milli mücadelede müritleriyle cepheye koşuyor. Öbür taraftan bakıyorsunuz Şehremini’de Gülşenî tarikatına mensub, Visalî dergahı şeyhi Hüsnü Efendi ve Şeyh Enver Efendi bütün müridlerini ordunun emrine verdiler. Bir başkası Konya’da Mevlânâ Celaleddin Rûmi’nin dergahı, postnişini Şeyh Abdülhalim Efendi müridleriyle birlikte milli mücadelede.
Geç öbür taraftan, Erzurum’un karlı Palandöken dağlarının kartalı ve şahbazı Efendi Baba hazretlerinin mahbûb-u mükerremi olan Alvarlı Muhammed Lütfi Efe (Kuddise Sirruhû) 60 tane müridiyle birlikte Ermenilerle, vuran vurana, kıran kırana gidiyor. rusları takibe mecbur kalıyor ve ruslarla savaşıyor. Rusların silah ve mühimmat depolarının hepsini ele geçirmiştir. Alvarlı Muhammed Lütfi Efe! Öbür taraftan Şeyh Ata Efendi, Üsküdar’da Özbekler Tekkesi bak tarikat ne işler görüyor!
Madalyaları İmha Edin!
Bu memleketi sana mazini bin yıl olan insanlar bıraktı. Yoksa mazisi yüz yıl olan ateistler bırakmadı. Onun için, muhafazaya ve müdafaya, savunmaya mecburuz. Eyüp’te Kadiriyye Tarikatına mensup Hatuniyye dergahı vardır. Oranın şeyhi Süleyman Ceylan Efendi (Kuddise Sirruhû) müridleriyle birlikte bizzat cephede yer almıştır. Savaş kazanıldı, Bahriye kaymakamı Tevfik Beyefendi tekkeye geliyor ki Şeyh Efendi’yi tebrik etmeye, ona minnet ve şükranlarını arz etmeye, madalyalar verilecek çünkü çok büyük yararlılıklar gösterdiler.
Bunları şimdiki tarihler yazmıyor. Neticede Şeyh Süleyman Ceylan Efendi (Kuddise Sirruhû) buyuruyor ki, “Allah razı olsun! Fakat biz bu savaşları madalya için yapmadık muhterem. Biz derviş insanlarız, din-i vatan için ceng-i cidâle mecburuz. Bize madalya için yazdığınız o yazıları, çizileri imha edin.” diyor. Adam işi nerden kesiyor? Madalya verilecek teker teker. Bambaşka bir iştahla cephede yararlılık gösterdiler. ”Biz derviş insanlarız. Biz madalya için savaşmadık. Vazifemiz bizim bunlar. Bize madalya almak yakışmaz, onları kenara koyun!” diyor.
Kaşgari Tekkesi mesela, milli mücadelede ne muazzam faydalar ortaya koymuştur. O bir destan zaten, Allah Allah! Neler oldu neler Kaşgari tekkesinde? Oranın yanından gidip geliriz ama nedir bu tekkeler, ne yaptı bunlar? Tekkeler şimdiki gibi sadece namaz kılınan, işte tarikat derslerinin yapıldığı yerler değil ki. Bir yerde tekke devleti götürüyordu. Bir devlet insanların neyi ile meşgulse, tekke aynı şeyle meşguldü. Tekkenin böyle bir rolü vardı, böyle bir fonksiyonu vardı.