Ali Emîrî Efendi’den Bahsetmemek Olmaz…
Ali Emîrî Efendi, elde edemediği kitapları sahibinden ödünç alır, el yazısıyla onları kopya ettikten sonra geri verirdi. Böylece yüzlerce el yazması kitaba sahip olmuştur. Kitap uğruna görmediği ezâ, çekmediği cefâ kalmadığı bu hazret, sağlığında 14.000 kitabını millet kütüphanesine bağışlar. Sonra da buraya müdür olur ve kendisine, “Millet Kütüphanesi Nâzırı” diye bir de mühür kazıtır. Kitaptan bahis açıldığı zaman Ali Emîrî Efendi’yi es geçmek kadir nâşinaslık olur. Kütüphanesine tevdi eylediği binlerce basma ve yedi yüz küsür yazma kitabı bir yana onun büyüklüğünü ve kitaba olan hizmetini anlatmaya sadece “Divân-ı Lugâti’t-Türk” yetip artar. Tek nüshası olan bu nadide esere, devletin çok gördüğü 30 lirayı gözünü kırkmadan veren Ali Emîrî Efendi, onun eşine az rastlanır bir kıskançlıkla yıllarca kimselere göstermeden saklar. Günün birinde Macar bilim Akademi hazretin önüne on bin sarı lirayı sayar. Ama o yine de dönüp bakmaz. Bu hasis aşkı sayesindedir ki, bugün bu muazzam esere sahibiz. Çıtayı çok yüksek tutmuşuz. Ama kitap sevgisi ve şahsî kütüphane merakı birazda geleneğe dayalı bir şey. Atadan oğula geçen bir aşkın eseri Osmanlı devrinde neredeyse her paşanın binlerle, on binlerle ifade edilen zengin kütüphanelere sahip olduğu bir gerçektir. Ama yazık ki bu kitaplar Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Osmanlı’nın son yıllarında kadir kıymet bilmeyenlerin elinde ziyan olmuştur. Hayret verici bir durumdur ki; devlet hiçbir zaman kitap alma ve şahsi kütüphaneleri değerlendirme konusunda istekli davranmamıştır. Peyami Safa, Hakkı Tarık Us’un hediye ettiği muazzam kütüphanenin devri için resmi makamlar nezdinde yapılan teşebbüslerin uzun süre cevapsız kaldığını yazar ve hususi kütüphanelerin en zengini ve en değerlisi olan bu eserleri, güvelerden ve zamanın kemirici dişlerinden kurtaran bir devlet anlayışına muhtacız diye feverân eder.
Bir Adamın Kütüphanesi Onun Fikriyâtını Gösterir
Bir adamın fikriyatı, ufkunun genişliği veya darlığı hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız onun şahsi kütüphanesine göz atmak zorundasınız. Kütüphanesi kişiyi ele veren en sahici âyinesidir. Aynı zamanda bu kütüphaneye bakarak, sahibinin fikriyatındaki gelişme safhalarını da adım adım takip etmek ve onun nerede durduğunu, nereden baktığını ve neler söyleyebileceğini görmek ve anlamak mümkündür. Her okur yazarın trajedisi biraz da onun elinden geçmiş kitapların sayfaları arasında saklıdır. Kütüphanesinde mesleki kitaplardan başka eser bulunmayan bir avukat veya mühendisin, şiir ve edebiyata meyil verdiğini, o dünya ile bağının olduğunu söylemek imkansızdır. Edebiyat öğretmeni olan birinin kütüphanesi oraya girebilen şair ve yazarların çeşitliliği ve çokluğuyla değer kazanır. Edebiyat yanında Tarih’ten, Sosyoloji’den, Felsefeden, Tasavvuftan, Dini İlimlerden kapıyı açıyorsa kütüphane denir ona.
Çocuğu Aydın Olsun İsteyenin İlk İşi Ona Bir Kütüphane Bırakmaktır
Çocuklarını hür düşünceli, geniş ufuklu, aydınlık bir kafayla yetiştirmek isteyen her anne babanın ilk yapacağı, onlara iyisinden zengin bir kütüphane bırakmak olmalıdır. En büyük servet ve miras budur. Çocuklar kütüphane ve kitapların gölgesinde büyümeli (veya doğmalı) ve onlara tutuna, tutuna büyümelidir. Ama nice kütüphanelerin de hayırsız evlatlar elinde heba olup gittiğini de biliyoruz. Kitap ve kütüphane merakı aşkı ve yangını ilk olarak evde başlar. Hace-i Evvel Ahmet Mithat Efendi’nin oğlu derki “Babam birçok kitapçılara abone idi. Her hafta ona dünyanın çeşitli yerlerinden kocaman kitaplar paketler halinde dergiler, gazeteler gelirdi. O, bu kitapları birçok yerlerini çizerek dikkatle okur sonra onları numaralar ve bir ev kadını özeniyle kitaplığının raflarına yerleştirirdi. Feylosof Rıza Tevfik de kira evlerinde ömür tükettiği için binlerce kitabını sepetlerde taşırmış. Ruşen Eşref onun kitaplarını yavrularını oradan oraya taşıyan kitaplar gibi dolaştırıp durduğunu söyler. “Mecelle” sahibi Ahmet Cevdet Paşa›nın kütüphanesi de pek muhteşemdir. Malınız mülkünüz evladınız bir yana sizin kaç ayar adam olduğunuzu kütüphaneniz söyler. Kütüphanenizi zenginleştirin ve ona gözünüz gibi bakın.
Şehid Bayram Hocamızın ayrıntılı biyografisine ulaşmak için tıklayınız…