Kaynaklarımızda Şa‘bân-ı Şerîf’in orta gecesi olarak geçen ve umumî af müjdesi bulunduğundan “Berâet Gecesi” olarak anılan gecenin ehemmiyeti üzerinde ulema önemle durmuş ve fazîleti hakkında pek çok şey söylemiştir. Nitekim Tâbiûn döneminden itibaren bazı müfessirler, “Muhakkak ki Biz, onu mübarek bir gecede indirdik. Biz (onunla insanları) uyarıcılar olduk. O gece her hikmetli iş tarafımızdan bir emirle ayrılır”[1] âyetlerini tefsir ederken, bahsi geçen gecenin Şa‘bân-ı Şerîf ayının on beşinci gecesi (Berâet Gecesi) olduğunu ifade etmişlerdir.
Selef-i sâlihînin bir kısmı, nakletmiş olduğumuz âyet-i kerîmeler ve konuyla ilgili rivâyetler muvacehesinde bu geceye ehemmiyet atfetmiştir. Onların bu hassasiyetinden de anlaşılacağı üzere; bu geceyi ibadet, zikir, tefekkür, nefsi hesaba çekmek ve benzeri amellerle değerlendirerek ihyâ etmek, mühim bir manevî kazanıma vesile olacaktır.
Gecenin Fazîletine Dair Rivâyet ve Nakiller
Hazret-i Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemizden şöyle nakledilmiştir: “Bir gece Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i yanımda göremedim ve onu aramak için evden çıktım. Bir de baktım ki Bakî’ mezarlığında! Beni görünce: ‘Allah ve Rasûlü’nün sana haksızlık etmelerinden mi endişe ettin’ diye sordu. Ben de: ‘Ey Allâh’ın Rasûlü! Ben zannettim ki siz, hanımlarınızdan birinin yanına gittiniz.’ Bunun üzerine: ‘Şüphesiz Allah, Şa‘bân ayının yarısında dünya semâsına (şekilden ve hareketten münezzeh olarak) nüzûl eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları adedinden daha fazla günahkârı (veya günahları) bağışlar.’ buyurdu.”[2]
Diğer bir hadîs-i şerîfinde Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah azze ve celle Şa‘bân’ın on beşinci gecesi mahlûkatına (rahmet nazarıyla) bakar. Yalnızca, Kendisine şirk koşan ve din kardeşine kindar olan kimseyi bağışlamaz.”[3] Konuyla ilgili bir başka rivâyette, af kapsamı dışında kalan kimseleri beyân sadedinde: “Şirk koşan ve insan öldürmüş kimse” ifadeleri geçmiştir.[4]
İmam el-Evzâ‘î (Rahimehullâh), rivâyette yer alan, “din kardeşine kindar olan” kimseyi “ümmetten ayrılan bid‘atçi kimse” diye tefsir etmiştir.[5]
Berâet Gecesi’ni İhyâ Yolları
Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)dan gelen bir rivâyette de Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Şa‘bân’ın on beşi olduğu zaman, gecesini ibadetle geçiriniz, gündüzünü de oruç tutunuz. Zira Allah Teâlâ, güneşin batmasıyla beraber bu gecede dünya semâsına (şekilden ve hareketten münezzeh olarak) nüzûl eder ve sabah vakti girene kadar şöyle buyurur: Ben’den af dileyen yok mu, onu affedeyim! Rızık isteyen yok mu, ona rızık vereyim! Belâya dûçâr olmuş kimse yok mu, ona âfiyet vereyim! Şöyle yok mu, şöyle yapayım, böyle yok mu böyle yapayım!”[6]
Mekke ve Şam Ehlinin Telâkkisi
Tâbiûndan ve Şam ehlinin önde gelenlerinden olan Halid ibni Ma‘dân, Mekhûl eş-Şâmî, Lokman ibni Âmir ve bazıları (Rahimehumullâh), Şa‘bân ayının on beşinci gecesini ta‘zîmle karşılarlar, temiz elbiselerini giyerler, kokulanıp sürmelerini sürerler ve bu geceyi ibadetle geçirirlerdi. Basra ehlinden âbid bir zümre de bu geceyi ta‘zîm ederdi.[7]
Fâkihî (Rahimehullâh) ehl-i Mekke’nin geceyi kabulüyle ilgili şöyle demiştir: “Mekke ehli, geçmişten bu güne dek Şa‘bân ayının on beşinci gecesi olduğunda, erkek ve kadınların hepsi Mescid-i Harâm’a çıkar, namaz kılarlar ve tavaf ederlerdi. Mescid-i Harâm’da sabaha kadar Kur’ân okuyarak gecelerini ihyâ ederlerdi. Hatta Kur’ân-ı Kerîm’i hatmederler ve namaz kılarlardı. O gece yüz rekât namaz kılan bir kimse, her rekâtta bir Fâtiha ve on İhlâs-ı şerif okur. Mekke ehli, o gece zemzem suyundan alır ve içer, onunla gusleder ve onu hastaları için saklarlardı. Bu gece alıp sakladıkları bu suyla bereket umarlardı.”[8]
İmam Şafiî (Rahimehullâh) dan da şöyle nakledilmiştir: “Bana şu beş gecede duaların kabul edildiği haberi ulaşmıştır, o geceler: Cuma gecesi, Kurban Bayramı gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Recebin ilk gecesi ve Şa‘bân ayının on beşinci gecesidir.”[9] Bu rivâyet, ayrıca İbn Ömer (Radıyallâhu Anhümâ)nın sözü olarak da nakledilmiştir.[10]
Berâet Gecesinin fazîletlerine, fazîletli amellerine ve geceyi ihyâ yollarına dair detaylı malûmata buradan ulaşabilirsiniz. Gecenin, affınıza vesile olmasını temenni eder, yapmış olduğunuz ve yapacağınız amellerin ve duâların makbuliyetini dileriz.
Dipnotlar
[1] Duhân Sûresi:2-4.
[2] Tirmizî, Sünen, Savm, No: 739; İbn Mâce, Sünen, İkâmetü’s-Salât, No: 1389; Ahmed ibni Hanbel, Müsned, c. 43, s. 146, No: 26018.
[3] İbn Mâce, Sünen, İkâmetü’s-Salât, No: 1390; İshâk ibni Râhûyeh, Müsned, c. 3, s. 981, No: 1702.
[4] Ahmed ibni Hanbel, Müsned, c. 21, s. 216, No: 6641.
[5] İshak ibni Râhûyeh, Müsned, c. 3, s. 981, No: 1702.
[6] İbn Mâce, Sünen, İkâmetü’s-Salât, No: 1388; Beyhakî, Şu‘abü’l-Îmân, c. 5, s. 354, No: 3542.
[7] İbn Receb el-Hanbelî, Letâifü’l-Maarif, s. 137-138.
[8] Fâkihî, Ahbâru Mekke, c. 3, s. 64, No: 1802.
[9] Beyhakî, Şu‘aü’l-Îmân, c. 5, s. 287, No: 3438.
[10] Beyhakî, Şu‘aü’l-Îmân, c. 5, s. 288, No: 3440.