Osmanlı Şeyhülislâmlarından, ilmiye ve devlet adamlarının önde gelenlerinden büyük müellif Hoca Sâdeddîn Efendi (Rahmetullâhi Aleyh)i vefâtının sene-i devriyesinde rahmet, minnet ve hayırla yâd ediyoruz.
1536 senesinde İstanbul’da doğan Hoca Sâdeddîn Efendi (Rahmetullâhi Aleyh), Osmanlı devrinin 22. Şeyhülislâmıdır. Yavuz Sultân Selim Hân’ın nedimi olarak bilinen meşhur Hasan Can (Rahmetullâhi Aleyh)in oğlu ve Yavuz Sultan Selim Hân tarafından Tebriz’den getirilen İsfahanlı Hâfız Muhammed’in torunudur.
Devrin büyük âlimlerinin rahle-i tedrisâtında yetişti. Büyük bir âlim olarak yetişmesinde Sahn müderrisi Karamânî Mehmed Efendi’nin tesiri büyüktür. Hoca Sâdeddîn Efendi (Rahmetullâhi Aleyh) Ebüssuûd Efendi (Rahmetullâhi Aleyh)in derslerine devam ederek mülâzim oldu ve 1556 senesinde Murad Paşa medresesi müderrisliği vazifesini üstlendi.
1556-1573 seneleri arasında ilmiye sınıfındaki vazifelerini sürdüren Hoca Sâdeddîn Efendi (Rahmetullâhi Aleyh) bir süre sonra Bursa Yıldırım Bayezid Medresesi müderrisliği görevini üstlendi. Bu vazifeyi îfânın ardından Bursa Sultanî Medresesi müderrisliğine getirildi. Bu vazifeden sonra 3. Murad’ın hocalığını üstlenmek üzere Manisa’ya yerleşti.
1574 senesinde Sultan 3. Murad Hân’ın tahta çıkmasıyla beraber o da Hâce-i Sultânî sıfatıyla devlet işlerinde nüfûz sahibi bir kimse hâline geldi. Sultân’ın vefâtını müteakip cenâze namazını kıldırdı ve tahta çıkan 3. Mehmed’e ilk biat edenlerden oldu. 3. Mehmed’in hocasının, kendisi tahta çıkmadan kısa bir süre önce vefâtı sebebiyle padişâhın onu hocası olarak kabul etmesi üzerine konumunu daha da güçlendirerek korudu.
1596 senesinde cereyan etmiş olan Haçova savaşının kazanılması noktasında büyük bir payın sahibi oldu. Umerâ ve Vüzerânın geri dönülmesi gerektiği yönündeki ortak düşüncesini reddederek pâdişâhı savaşa devam edilmesi konusunda iknâ etti ve zafere ulaşılmasını sağladı.
Makamlar Sultânı Hoca Sâdeddîn
Hoca Sâdeddîn Efendi 1598 senesinde Şeyhülislâm Bostanzâde Mehmed Efendi’nin vefâtının ardından Şeyhülislâmlık vazifesine getirildi. Fâtih Kânûnnâmesinde Şeyhülislâm, Reîs-i Ulemâ; Hünkâr hocaları Serdâr-ı Ulemâ ve Müsteşâr-ı Umûr-ı dîn ü dünya makamlarında değerlendirildiğinden sadaretten daha üstün bir mevki kazandı. Padişah hocalığı ve Şeyhülislâmlığı birlikte yürüttüğünden Câmi’ur-Riyâseteyn unvanıyla anıldı. Bu makamların hepsinin derinliğini ifade sadedinde onun makamı: “müsteşâr-ı umûr-ı mülk ü millet ve mahrem-i esrâr-ı mesâlih-i saltanat” şeklinde ifade edildi.
Hoca Sâdeddîn Efendi, iyi bir fetvâ yazarı olarak dikkat çekti. Her Cuma günü Ayasofya’da kendisine yöneltilmiş olan suâllere Türkçe, Arapça ve Farsça olmak üzere mensur veya manzum cevaplar yazdı.
Hocâzâdeler Ailesi
Hocazâdeler ailesi büyük büyük bir ailedir. Hasan Can (Rahmetullâhi Aleyh)in oğlu olan Hoca Sâdeddîn Efendi (Rahmetullâhi Aleyh)in 5 oğlu da önemli vazifeleri îfâ etmişlerdir. Oğlu Mehmed Efendi genç yaşta; Mekke kadılığı, İstanbul kadılığı ve Anadolu Kazaskerliği vazifelerini üstlenmiş, bir diğer oğlu Esad Efendi de genç yaşlarında; Edirne Kadılığı, İstanbul kadılığı yapmıştır. Oğullarından Abdülaziz ve Sâlih Efendiler Kazasker, torunlarından Ebûsaid Mehmed, Bahâî Mehmed ve Ebûsaid’in oğlu Feyzullâh efendiler Şeyhülislâmlık yapmışlardır. Böylece Hasan Can (Rahmetullâhi Aleyh)in soyundan gelenler 6 kez Şeyhülislâm’lık makamında bulunmuş ve 12 kez meşihat makamı yönetmişlerdir.
Vefâtı ve Eserleri
Hoca Sâdeddîn Efendi 2 Ekim 1599’da 3. Murad için Ayasofya’da okunacak mevlide gitmek üzere abdest alırken fenalaştı; fakat bu durumuna rağmen camiye gitme konusunda ısrar ettiyse de bu istek vefâtı ile neticelendi. Kendisinden sonra Şeyhülislâmlık makamına getirilen Sun‘ullâh Efendi’nin Fatih Camii’nde kıldırdığı cenâze namazının ardından Eyüp’te Saçlı Abdülkadir Efendi Camii haziresine defnedildi.
Osmanlı tarihini kuruluşundan Yavuz Sultân Selim Hân devrini anlatmak üzere kaleme aldığı Hoca Tarihi/Tâcü’t-Tevârîh, müktesebatımıza kazandırdığı büyük bir eserdir. Hoca Sâdeddîn Efendi, Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin Menâkıbını tercüme etmiş, Hasan Can’ın anlatımı üzerine Selimnâme adlı eserini kaleme almış ve Muslihiddîn Lârî’nin Mirkatü’l-Ahbâr adlı Farsça eserini Türkçeye çevirmiş, Molla Ûşî’nin Mâtüridiyye akâidine dair meşhûr eseri el-Emâlî’yi de yine Türkçeye tercüme etmiştir. Mevlâ Te‘âlâ hizmetlerini kabul eylesin.