Vefâtının sene-i devriyesi olan 10 Ağustos miladi tarihi vesilesiyle, camimizin bânîsi Şeyhülislâm İsmail Efendi Hazretlerinin oğlu, camimizin haziresinde medfûn 67. Osmanlı Şeyhülislâmı, şair ve müellif Ebûishakzâde Muhammed Esad Efendi Hazretlerini rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz.
Hal Tercemesi
56. Şeyhülislâm İsmail Efendinin oğlu, 61. Şeyhülislâm İshak Efendinin kardeşi, 83. Şeyhülislâm Mehmed Şerif Efendinin babası, 96. Şeyhülislâm Mehmed Ataullah Efendinin dedesi olan Şeyhülislâm Mehmed Esad Efendi, Zilkade 1096’da İstanbul’da doğmuştur. İlim tahsiline babasının ve mutavvelci Mehmed Efendi’nin dersleriyle başlar ve daha sonra Şeyhülislam Ebûsaidzâde Feyzullah Efendi’den mülazim olur. Galata Sarayı sâilesi pâyesiyle öğretim görevine başladıktan sonra, Abdusselâm Medresesi’nde ve devamında Yenişehirli Abdullah Efendi’nin Şeyhülislamlığı döneminde Sahn-ı Semân medresesinde müderrislik vazifesi alır. Mekke ve Medine evkaf müfettişliği, fetva eminliği vazifelerinden sonra, Edirne pâyesiyle Selanik kadılığına getirilir. Mekke kadılığı vazifesini müteakip Anadolu Kazaskerliği vazifesini ifa eder. Osmanlı-Rus savaşının kazanılmasında İvaz Mehmed Paşa’yı ikna etmek suretiyle önemli bir rol oynamıştır.
Siyasi ve idari açıdan, tarihi anlamda mühim vazifeler almıştır. Belgrad’ın zaptına ilişkin barış müzakeresinde de murahhas olarak tayin edilmiş ve bu görevdeki başarısı vesilesiyle vazifeye, Rumeli Kazaskeri olarak devam etmiştir. 20 Temmuz 1748’de başladığı Şeyhülislâm’lık vazifesini 12 Ağustos 1749’a kadar sürdüren Şeyhülislâm Hazretleri, bu vazifeden ayrıldıktan sonra Sinop’ta tutulduğu zorunlu ikametin ardından Gelibolu’ya nakledilmiştir. İstanbul’da ikametine izin çıktığında bu kutlu şehre dönen Hazret, yakalandığı hastalık sebebiyle 10 Ağustos 1753’te vefât etmiş; babasının ve ağabeyinin yanına, İsmailağa Camii Haziresine defnedilmiştir. 2,10 m. uzunluğundaki mermer kabir taşının üzerinde şu yazı yer almaktadır: “Hüve’l-bâkī, sâbıkā pîrâye – bahş-ı sadr-ı fetvâ merhum ve mağfûrun – leh Mehmed Esad Efendi ruhiyçün el-Fâtiha, fî sene 1166”.
Esad Efendinin, Şeyhülislâm Mirzazâde Şeyh Mehmed Efendi’nin kızıyla kurmuş olduğu izdivaçtan, daha sonra Şeyhülislâm makamına nail olacak olan oğlu Mehmed Şerif Efendi Hazretleri ve kızı şair Fıtnat Zübeyde Hanım doğmuştur. Babası, ağabeyi, oğlu ve kayınpederi olduğu gibi kardeşinin kayınpederi Başmakçızâde Ali Efendi de meşihatlık makamında bulunmuş mühim bir kimsedir.
Böylesine yüce bir aile ve çevreden gelmiş olan Şeyhülislâm Mehmed Esad Efendi Hazretleri, doğru sözlü, güzel ahlâk sahibi, görüşünde isabetli ve cömert bir âlim olarak tavsif edilegelmiştir. İlme düşkünlüğünün yanı sıra, sanata düşkünlüğüyle şöhret bulmuş, pek çok alanda nam salmış, bilhassa ilm ve ahlâkı üst seviyede birleştirmiş olmak ve istikameti muhafaza etmek bakımından örnek niteliğinde mühim bir şahsiyet olarak öne çıkmıştır.
Yaptırdığı Medrese ve Bânî Kimliği
Şeyhülislâmlığı döneminde, Çarşamba’da babasının yaptırmış olduğu caminin yanında mektep, şadırvan ve çeşitli ders odalarından oluşan, mimari yönden de önemi haiz olan bir medrese yaptırmıştır.
Şeyhülislâm Mehmed Esad Efendi Medresesi hakkında tafsilat için bkz.
https://www.ismailaga.org.tr/manyasizade-medresesi
Eserleri
Birçok sahada eser vermiş olan Esad Efendi, üç dilde şiir söyleyecek kadar bu alanda mahir birisidir. Türkçeden Arapça ve Farsçaya yazmış olduğu Lehcetü’Lûgat adlı sözlük, bu alandaki Türkçe kelimeleri esas alan ilk sözlüktür. Bu sözlüğün muhtasarı olan Behçet isminde bir başka lügat daha yazmıştır. Tefsîr-i Sûre-i Yâsîn, Tefsîr-i Âyete’l-Kürsî, Tefsîr-i Âyeti’n-Nasr gibi tefsire dair eserler vermiştir. Bu eserlerden Tefsîr-i Âyete’l-Kürsî, Mustafa Özel tarafından Türkçeye yercüme edilerek İslâm Araştırmalar Dergisi içerisinde neşredilmiştir. Damad İbrâhim Paşa’ya ithaf ettiği belirtilen Bülbülnâme ve Gülzâr-ı İbrâhîm adlı eserleri meşhurdur. Hafız Mehmed Efendi, Netîcetü’l-Fetâva adlı eserinde Şeyhülislam Esad Efendi Hazretlerinin yirmi kadar fetvasını da kaydetmiştir. Ayrıca Hemziye ve Lâmiye isminde iki de kasidesi bulunmaktadır. Şiirlerinin toplandığı bir de ‘’Divan’’ı mevcuttur.