Cevap:
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ
“Gösterişli hayvanları da sizin için Allah’ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onda sizler için hayır vardır.”
Bu âyet-i kerime kurban edilen hayvanlarda insanlar için birçok hayırlar barındırdığını anlatmaktadır. Kurban kesmeyi teşvik eden ve öven hadisler ise, bu ayet-i kerimenin tefsiri konumundadır.
عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ قَالَ مَا عَمِلَ آدَمِيٌّ مِنْ عَمَلٍ يَوْمَ النَّحْرِ أَحَبَّ إِلَى اللَّهِ مِنْ إِهْرَاقِ الدَّمِ إِنَّهَا لَتَأْتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِقُرُونِهَا وَأَشْعَارِهَا وَأَظْلَافِهَا وَأَنَّ الدَّمَ لَيَقَعُ مِنْ اللَّهِ بِمَكَانٍ قَبْلَ أَنْ يَقَعَ مِنْ الْأَرْضِ فَطِيبُوا بِهَا نَفْسًا
Hz. Ayşe (Allah ondan razı olsun), kurbanın fazileti konusunda Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediğini rivayet eder:
“Âdemoğlu, kurban bayramı gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı gönlünüz hoş olsun.”
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي يَوْمِ أَضْحَى:مَا عَمِلَ ابْنُ آدَمَ فِي هَذَا الْيَوْمِ، أَفْضَلَ مِنْ دَمٍ يُهَرَاقُ، إِلا أَنْ يَكُونَ رَحِمًا مَقْطُوعَةً تُوصَلُ
İbn Abbas (Allah ondan razı olsun) rivayet ediyor; Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) kurban bayramı gününde şöyle buyurdu:
“Âdemoğlu, bu günde sıla-i rahim hariç, kan akıtmaktan daha faziletli bir amel işlememiştir.”
عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ قَالَ:قَالَ أَصْحَابُ رَسُولِ اللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا هَذِهِ الْأَضَاحِيُّ قَالَ سُنَّةُ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ قَالُوا فَمَا لَنَا فِيهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ بِكُلِّ شَعَرَةٍ حَسَنَةٌ قَالُوا فَالصُّوفُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ بِكُلِّ شَعَرَةٍ مِنْ الصُّوفِ حَسَنَةٌ
Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in ashâbı: “Ey Allah’ın Resulü! Şu kurbanlar ne demektir?”, dediler. Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Babanız İbrahim’in sünnetidir” diye cevap verince Sahâbi, “Ey Allah’ın Resulü! Yani kurbanlarda bizim için ne var?’, dediler. Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) “Her bir kılına karşılık bir hasene vardır”, buyurdu. Sahâbi: “Ya yünleri? Ey Allah’ın Resulü!”, diye sorunca Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Evet, yünden de her taneye karşılık bir hasene vardır” buyurdu.
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ : مَا أُنْفِقَتِ الْوَرِقُ فِى شَىْءٍ أَفْضَلَ مِنْ نَحِيرَةٍ فِى يَوْمِ عِيدٍ
İbn Abbas (Allah onlardan razı olsun) rivayet ediyor; Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Bayram günü kurbandan daha değerli bir gümüş infak edilmemiştir”
عن أبي سعيد الخدري رضي الله عنه قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لَفَاطِمَةَ: “قُومِي إلَى أُضْحِيَّتِك فَاشْهَدِيهَا؛ فَإِنَّهُ بِأَوَّلِ قَطْرَةٍ مِنْ دَمِهَا يُغْفَرُ لَك مَا سَلَفَ مِنْ ذُنُوبِك قَالَتْ يا رَسُولَ اللَّه هذا لَنا أَهْلَ البَيْتِ خَاصَّةً أَوْ لَنا ولِلْمُسْلِمِينَ عامةً قال بَلْ لَنا ولِلْمُسْلِمِينَ عامةً
Ebû Saîd el-Hudrî (Allah ondan razı olsun) rivayet etmiştir ki; Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Fâtıma’ya şöyle buyurmuştur: “Kalk, kurbanının yanına git ve onu izle. Onun akıtılan ilk damlası ile senin geçmiş günahların affedilecek.” Fatma dedi ki: Ey Allah’ın Resulü! Bu sadece bize yani ehl-i beytimize mi mahsus yoksa tüm Müslümanlar için genel midir?” Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Bilakis bu, bize ve bütün Müslümanlara geneldir.” dedi.
عظموا أضحياكم فَإِنَّهَا عَلَى الصِّرَاط مَطَايَاكُمْ
“Kurbanlıklarınızı büyükçe tutunuz, çünkü onlar Sırat’ta sizin bineklerinizdir .”
Kurban kesmeyi özendiren ve faziletini anlatan çeşitli rivayetler, çoğunlukla sahih hadis kaynakları dışında; tergîb ve terhib konulu eserlerde yer alır. Fıkıh eserlerinde de yerine göre bazıları zikredilir. Fakat bu konuda rivayet edilen birçok hadis, zayıf hatta mevzudur. Bunu, İbn Arabî, Süneni’t-Tirmizî’nin Aridatu’l-Ahvazî isimli şerhinde ifade eder. El-Mübarekpûrî de buna katılır.