Cevap: Koyun ve keçi, ancak bir kişi için kurban edilebilir. Değeri ne kadar yüksek olursa olsun, birden fazla kişi tarafından ortaklaşa kurban olarak kesilemez.
Cumhur’a göre, deve ve sığır, yedi kişiye kadar ortaklar arasında kurban edilebilir. Bir kişi, kendi başına kesmek üzere aldığı sığır ve deveye, sonradan altı veya daha az sayıda kişiyi ortak edebilir; ancak, bu hareket tarzı mekruhtur. Yalnız, fakir, bu durumda hiç kimseyi ortak edemez. Çünkü onun kurban niyetiyle satın aldığı hayvan artık adak gibidir.
Her ortağın kurbanlık sığır veya devenin en az yedide birine sahip olması gerekir. Yedide birinden daha az bir hisseye sahip olan kişinin kurbanı olmayacağı gibi diğer ortakların kurbanına da zarar verir. Kölenin niyeti sahih olmadığından, ortak olması da sahih değildir.
Kurbanı; şükür hedyi, ihsar ve av cezasına ait hedyler emsali her ortağın niyeti kurban, hedy, keffaret gibi takarrub ilallah (Allah’a ibadet) olmalıdır. Ortaklardan birinin niyeti et, diğeri bambaşka bir gaye, bir diğeri de takarrub için olması halinde hepsinin kestiği bâtıl olur.
İmam eş-Şafiî’ye (Allah ona rahmet etsin) göre, her ortağın niyetinin takarrub olması şart değildir. Hanefi Mezhebine göre, ortak olarak kesilecek kurbanlarda her ortağın niyetinin aynı, sözgelimi hepsininki kurban veya hepsininki şükür hedyi olması şart değildir.
Yalnız İmam Züfer’e (Allah ona rahmet etsin) göre, ortaklardaki niyetlerin hep aynı çeşit takarrub olması gerekir.
Müşterek hisseli kurbanlarda ortaklar, kesilen kurbandan hisselerini ayırmak isterlerse tartı ile ayırırlar, götürü usulüyle ayıramazlar. Çünkü et, veznî mallardandır. Kurban etinin bölüştürülmesi de temlik manası taşıdığı için bir tür muavazadır. Götürü suretiyle paylaştırılması ise cins ve vezin illetleri bulunduğundan dolayı caiz değildir. Zira göz kararıyla yapılan paylaşımdaki fazlalık, faiz olur.[1] Şu kadar var ki; hisselere hayvanın sakatatları; deri ve ayakları da bölüşülecek olursa tahmini taksim caiz olur.[2]
Mâlikî mezhebinde hayvanın türü ne olursa olsun parasına ve etine ortak olarak yapılan kurban kesimi câiz görülmez. İbnu’l-Kâsım İmam Mâlik’in “ne tatavvu’ ne vacip hedylerde ortaklık câizdir.” dediğini rivâyet etmiştir.[3] Ancak kesen kimse önceden niyet ederek fakir ebeveynini, küçük çocuğu gibi yakınlarını sevabına iştirak ettirebilir. İmam Mâlik, davar, sığır ve deveyi, hedyde olduğu gibi udhiyede de hem kendi hem şer’an nafakasından sorumlu olduğu aile bireyleri adına kurban etmesini caiz görmüştür;[4] fakat ortaklar farklı iki aileden oldukları takdirde, yediden az olsalar bile ortak kurban edinme câiz kabul edilmemiştir. Bu durum, ortaklığın kurulmasına mâni kabul edilmiştir.
Dipnotlar
[1] Mevsılî, el-İhtiyâr; 494; Molla Hüsrev, Dürer,1/ 267
[2] Alâuddin Ebû Bekr el-Kâsânî, Bedâyiu’s-Sanâyi fî Tertibi’ş-Şerâi’; Muhammed Emin ibn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr
[3] Sahnûn, el-Müdevvenetü’l-Kübrâ, 2/70
[4] Karâfî, ez-Zahîre, 4/152