Bizleri yoktan var eden ve sayısız nimetler lütfeden Rabbimize (Celle Celâluhû) karşı şükrümüzü hakkıyla edâ edebilmemiz mümkün değildir. Bununla beraber, Mevlâ Te‘âlâ kendisine mânevî olarak yaklaşmamıza vesile birtakım ameller va’z etmiştir. Bu fırsat amellerinden biri de fıtır sadakasıdır.
Halk arasında daha çok “Fitre” olarak ifade edilen “Fıtır Sadakası” sosyal dayanışmanın tesisi açısından son derece etkili bir mâlî ibâdettir. Kul, kusurludur. Ramazân-ı Şerîf ayını ihyâ konusunda hâlisane bir niyetle ne kadar özverili davranmaya çalışsa da hatası ve eksiklikleri söz konusu olur. Hicretin ikinci senesi Şa‘bân ayında meşrû kılınan fıtır sadakası, bu eksiklikleri giderici, bir nevî tamamlayıcı bir ibâdet olarak emredilmiştir.
Abdullah ibnü Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)nın rivâyet etmiş olduğu, vücûb ifade eden bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) fitrenin bu vasfını şöyle beyân etmiştir: “Efendimiz, oruçlu için temizleyici, olsun diye ‘Sadaka-i Fıtr’ı farz kıldı. Bu vecibe oruçluyu boş sözlerin kirinden, edep dışı sözlerin günahından paklar ve yoksullar için de aş olur. Kim onu (bayram) namaz(ın)dan önce öderse, o makbul bir zekât sayılır. Kim de namazdan sonra öderse, o sadece sadakalardan bir sadakadır.”[1]
Büyük sahâbî Veki‘ ibnü Cerrâh (Radıyallâhu Anh) da fıtır sadakasının bu hususiyetini, secde-i sehvin namaz için tamamlayıcı oluşuna benzeterek açıklamıştır. Ğavsü’l-Âzam Abdülkadir Geylânî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri sadaka-i fıtır konusunda şu açıklamalarda bulunmuştur:
“Peygamber efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), oruçlunun fuhşiyyattan temizlenmek için fıtır sadakası vermesini lüzumlu kıldı ve sanki sadaka-i fıtır; günah, fuhuş, yalan, gıybet ve nemîme, söz taşıyıcılık, şüpheli şeyleri yemek ve yabancı kadınlara bakmak gibi durumlar sebebiyle oruçlunun orucuna gelen noksanlığı telâfi için kabul edildi. Sadaka-i fıtır, oruçlunun günah ve kusurlarına keffâret, oruçlu için bütünleyici ve zorlayıcıdır. Nitekim tevbe ve istiğfar günahlar için keffâret, sehv secdesi de namazın noksanlarını tamamlamak içindir.
Namazda eksikliğin meydana gelmesine şeytan sebep olduğu hâlde, sehiv secdelerinin yapılması, şeytanı kahretmek için olduğu gibi, günahlardan tevbe ve Ramazan için fitre verilmesi de şeytanı kahretmek ve aşağılamak içindir.”[2]
Ramazân-ı Şerîf, Fitre ile Sonlandırmak Azatlıktır
Ramazân-ı şerîf ayı, fitre ile sonlandırılır ve bayrama girilir. Sonu azatlık olan Ramazân-ı şerîfin bu fazîletine erişme konusunda sadaka-i fıtrın önemli bir yeri vardır. Nitekim Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Ramazân ayı, gök ile yer arasında asılı kalmıştır. Fitre verilmeden Allah Te‘âla ya ulaştırılmaz.”[3]
Sadaka-i fıtır ve mağfirete nâiliyet bağlamında şu hadîs-i şerîf de bizlere ümit olmaktadır: “Her kim Ramazanı oruçlu geçirir, gusül alarak namazgâha erkenden gider ve onu sadaka (fitre) ile sona erdirirse (bayram namazından) bağışlanmış olarak döner.”[4]
Konuyla ilgili hadîs-i şerîflerden yola çıkan ulemâ fıtır sadakasının hükmünü özetle şöyle açıklamışlardır:
“Sadaka-i Fıtr, hür olan her müslümana, asıl ihtiyacından başka elinde nisab miktarı mal veya para bulunduğu takdirde vâcibdir.
Sadaka-i Fıtr’da nisab miktarı malda nema (üreme, artma, çoğalma) aranmaz. Kurban konusunda da esas kabul edilen nisab budur. Yakın kısımların nafakasına da bu miktar, belirtilen ölçüde esas alınmıştır.
O halde asıl ihtiyacından sonra elinde nisab miktarı tarla veya bahçesi veya evi, dükkânı bulunan kimse bu konuda zengin sayılacağından hem Fıtra vermesi, hem de Kurban Bayramında Kurban kesmesi Hanefi mezhebine göre vâcibdir.”[5]
Zekât ve Fitreleriniz İlim ve Yardımlaşma Yolunda Köprü Olsun!
Allah Te‘âlâ zekât ibadetini, dinen zengin sayılan kimseler üzerine farz kılmış ve bu emri yerine getirenlerin varlığını artıracağını beyân etmiştir. Zekât vesilesiyle, sahip olunan mal temizlenir ve bereketlenip artar. Zekât konusunda hassasiyet gösteren kimseler, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde methedilmiş, Cennetin zekât kapısından özel olarak çağrılacak kimselerdir.İsmailağa Derneği olarak, talebelerin ihtiyaçlarını karşılıyor ve ihtiyaç sahiplerine aynî ve nakdî yardım sağlıyoruz. Sizler de zekât ve fitrelerinizi ilim tahsil eden talebelere ve ihtiyaç sahiplerine İsmailağa güvencesiyle ulaştırabilirsiniz. Bağışlarınız için tıklayınız…
Dipnotlar
[1] Ebû Dâvûd – ibn Mâce – Dare-Kutnî : İbn Abbas (R.A.)’dan.
[2] Abdülkadir Geylânî, Gunyetü’t-Tâlibîn, s.312.
[3] Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, No:23687
[4] Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, No:23733
[5] Bkz. İmam el-Mevsılî, el-İhtiyar li-Ta‘lîli’l-Muhtâr, Fıtır Sadakası bahsi.