Doğumu ve Nesebi
Süfyân b. Saîd b. Mesrûk es-Sevrî (Rahimehullah) h. 97 senesinde Süleyman b. Abdülmelik’in hilafeti zamanında doğdu.[1] Künyesi Ebû Abdullah[2] olan Süfyân (Rahimehullah), doğduğu yere nispetle el-Kûfî, dedelerinden Sevr’e nispetle es-Sevrî diye anılır.[3] Soyu, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in on altıncı göbekten atası olan İlyas’a dayanır.[4]
Babası Saîd, tâbiûnun küçüklerinden olup Kûfeli âlimlerden hadis rivayetinde bulunmuş ilim ehli sika bir râviydi. Dedesi Mesrûk’un ise Hazret-i Ali (Radıyallâhu Anh)ın ashabından olduğu ve onun safında katıldığı Cemel Savaşı’nda şehit olduğu kaydedilir. Annesinin zühd ve vera sahibi, saliha bir kimse olduğu ve Süfyân’ı ilme teşvik ettiği nakledilmiş, ancak ismi ve hayatı hakkında bilgi verilmemiştir. Oğluna ilim yolundaki ihtiyaçlarını gidermesinde kendi eğirdiği yünün geliriyle maddi destek olacağını vadettiği rivayet edilir.
Kaynaklarda Süfyân es-Sevrî (Rahimehullah)ın çeşitli seyahatlerinden bahsedilmektedir. O hangi amaçla olursa olsun yaptığı seyahatlerde ilimle uğraşmayı bir fırsat bilmiştir. Daha gençlik çağında 18 yaşlarında amcasından kalan mirası almak için Buhârâ’ya gitmesi ve yol güzergâhındaki şehirlerde ilim meclislerine katılması bunun en güzel örneğidir. O, bu yolculuğunu Bağdat üzerinden gerçekleştirmiştir. Hatîb el-Bağdâdî, onun defalarca Bağdat’a geldiğini, bir seferinde de buradan Horasan’a doğru gittiğini söyler.[5] Kendisi de günümüze ulaşamayan bir mezhebin kurucusu olan Süfyân es-Sevrî, zamanının büyük âlimleriyle, muhaddisleriyle beraber olmuş, onlardan istifade etmiştir.
İlim Çevresi
“Ümmetin âlimi ve abidi”, “verâ ve ilimde insanların efendisi” olarak bilinen Süfyân es-Sevrî (Rahimehullah)ın doğduğu sıralarda Kûfe, hadis ve fıkıh başta olmak üzere şer’î ilimlerin merkezlerindendi. Muhaddis bir babanın oğlu olması hasebiyle ilim ehli bir çevrede saygın kişiler arasında yetişen Süfyân es-Sevrî (Rahimehullah), babasının yolunu takip ederek döneminin meşhur ulemasından dersler aldı. Kûfe’de İbn Ebî Leylâ ve İbn Şübrüme’nin ders halkalarına katıldı. Hem onlardan fıkıh öğrendi hem de hadis bilgisini zenginleştirdi.
Keskin zekâ ve kuvvetli hafıza gücüne sahip olan Süfyân es-Sevrî (Rahimehullah), kısa sürede akranları arasında sivrilmiş, daha küçük yaşta bilgisine ihtiyaç duyulan ve sohbeti aranan biri haline gelmiştir. O bir defasında altmış yıldır ilimle uğraştığını belirtmiş, kendisine sorduğu bir hadise cevap alamayınca ağlayan birisine “Bizim kırk yılda öğrendiğimizi sen bir anda almak istiyorsun” demiştir. Genç yaşta Merv’e geldiğinde insanların ‘Süfyân gelmiş, Sevrî gelmiş’ diyerek ona teveccüh ettikleri ve genç oluşuna hayret ettikleri yukarıda geçmişti. Onun otuz yaşlarında ders vermeye başladığını kaynaklar zikretmektedir. Hocası Âsım b. Ebi’n-Nücûd ileriki yaşlarında Süfyân’ı gördüğünde “Ey Süfyân! Sen bize küçükken gelirdin, biz ise sana büyükken geliyoruz.” diyerek onu övmüştür.
Ebû İshak es-Sebiî, Abdülmelik b. Umeyr, A’meş, Amr b. Murra gibi tâbiîlerden ve devrinin meşhur bilginlerinden hadis almıştır. Kendisinden de Muhammed b. Aclân ve A’meş gibi tâbiîler yanında Ma’mer, İmâm Ebû Hanîfe, el-Evzaî, Mâlik, İbn Uyeyne, Şu’be, Fudayl b. Iyâz, İbnü’l-Mübârek, Vekî’, Ebû Nuaym, Yahya b. Saîd el-Kattân, Yahya b. Maîn gibi seçkin hadis imamları rivayette bulunmuşlardır.
Zühdü
Süfyân-ı Sevrî (Rahimehullah), zühd ve verada zamanındaki insanların önde gelenlerinden idi. Âlimler onun hadiste, fıkıhta, zühd ve takvâda, sade yaşayış ve hakkı söyleme gibi güzel hasletlere sahip olma hususunda önde gelen imamlardan olduğunda aynı görüştedirler.[6]
Süfyân-ı Sevrî (Rahimehullah)ın zühd ve takvası hakkında kaynaklarda pek çok örnek zikredilmiştir. Ölümü, ahireti aklından çıkarmadığı, sık sık nefis muhasebesi yaptığı, çokça ağladığı, kanaatkâr olup dünya malına değer vermediği, hevâ ehline karşı insanları uyardığı, gecenin bir kısmını ibadetle geçirdiği, hediye kabul etmediği, eline geçen parayı dağıttığı anlatılmıştır.[7]
Evzâi’den onun hakkında “İnsanların razı olma ve sağlamlığını kabul etme noktasında üzerinde ittifak ettiği âlimlerden sadece Kûfe’deki bir adam kalmıştır. (O da Süfyân’dır.)”[8] demiştir.
Vefâtı
Süfyân es-Sevrî (Rahimehullah), 161 yılının Şa’bân ayında 63 yaşındayken vefat etti. Cenazesi Basralılara duyuruldu. İbn Mehdî ve Yahya b. Saîd onu yıkadı. Vasiyeti üzerine Abdurrahman b. Abdulmelik b. Ebcer akşamüzeri kalabalık bir cemaate namazını kıldırdı. Sonra Abdurrahmân ve Halid b. el-Hâris tarafından Küleyboğulları kabristanındaki kabrine yerleştirildi.
Eserleri
Hadisleri fıkıh bablarına ayırıp ilk tasnif eden kimselerden olan Süfyân-ı Sevrî (Rahimehullah)ın eserleri doğrudan günümüze ulaşamamıştır. Çünkü o, ölmeden önce talebesi Ammâr b. Seyf’e kitaplarını yakarak veya yazılarını yıkayarak ya da gömerek imha etmesini vasiyet etmiştir. Ammâr’ın bu vasiyeti yerine getirdiği kaynaklarda zikredilir.[9] Süfyân-ı Sevrî (Rahimehullah)ın kaynaklarda zikredilen bazı eserleri şunlardır:
- el-Câmiu’l-Kebîr fi’l-Fıkhi ve’l-İhtilâf
- el-Câmiu’s-Sağîr
- Kitâbü’l-Ferâid ve’l-Mevâris
- Kitâbu Âdâbı Süfyân es-Sevrî
- Risâletün ilâ Abbâd b. Abbâd el-Ersûfî
- Kitâbu’t-Tefsîr
- Kitâbü’l-İ’tikâd
Dipnotlar
[1] İbn Sa’d, et-Tabakât, 6/371.
[2] İbn Sa’d, et-Tabakât, 6/371.
[3] Mizzî, Tehzîb 11/155.
[4] İbn Sa’d, et-Tabakât, 6/371.
[5] Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, 9/152
[6] Zehebî, Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ, 7/240.
[7] Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, 6/356-393.
[8] İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 4/222.
[9] İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 315.