Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülmecid Hân’ı şahsiyeti ve mânevî hassasiyetleriyle hatırlıyor, vefâtının sene-i devriyesi vesilesiyle rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz.
31. Osmanlı Padişahı ve 96. İslam Halifesi olan Sultan Abdülmecid Hân, Sultan 2. Mahmud Hân ve Bezm-i Âlem Valide Sultan’ın oğludur.
Sultan Abdülmecid Hân, tebaasının ve İslâm dünyasının birlik-beraberliğinin, refah ve huzur ortamının gelişerek sürmesini arzu eden, ümmet dertlisi bir padişahtı. Birlikte çalışmak zorunda kaldığı sadrazamları ve devlet adamları ise aynı hassasiyete sahip kimseler değildi. Döneminde gerçekleşen Tanzimat Fermanı gibi birtakım gelişmeler de söz konusu devlet adamlarının ısrarları sonucu vaki olmuştu. Söz konusu şahısların, onun saltanatı devrinde bu derece etkili oluşunu, tahta 16 gibi oldukça genç yaşta çıkmış olması gibi bir sebebe bağlayabilmek mümkündür. Bu durumun önünü almak için zaman zaman hamleler yapıp kısmî başarılar elde etmişse de, birbiri ardına patlak veren hesapsız hâdiseler, arzu ettiği yönetimi tesis etmesine engel olmuştur.
Dengeleri gözetme arzusuyla vazifeye getirdiği devlet adamlarının her fırsatta ortaya çıkan ihanetleri, karşı çıkmasına rağmen, paşaların birtakım anlaşmaları imza etmekten geri durmamaları, Mısır Valisi’nin ayaklanması, kaptân-ı deryâ gibi askerî sahada üst düzey bir komutanın orduyu ayaklanan valiye teslim etmesi, işaret etmiş olduğumuz hesapsız gelişmelerden sadece birkaçıdır.
Devletin Bütünlüğünden Başka Bir Şey Düşünmedi
Yükselen milliyetçilik cereyanı karşısında devletin birliği ve bütünlüğünün devamını sağlayabilme noktasında “Osmanlıcılık” politikasını benimsedi. Saltanatı devrinde, günümüze ulaşan çok mühim eserler inşa ettirdi.
Halim, selim ve son derece merhametli bir kişiliğe sahip olan Sultan Abdülmecid Hân, büyük bir kıtlık yaşayan İrlanda’ya gemilerle yardım gönderdi. Bu yardım hâlen günümüzde de İrlandalılar tarafından şükranla yâd edilmektedir.
Sultan Abdülmecid Hân, Osmanlı sınırları içerisinde bir dönem had safhaya ulaşan israfla da mücadele etti. Devlet erkânı ve hanedan mensuplarının harcamalarını kısıtlamaya yönelik adımlar attı. Halkı refah içerisinde yaşatabilmek için bütün imkânları seferber etti ve dünyanın büyük krizler yaşadığı dönemde bunda da muvaffak oldu. Kırım Harbi gibi büyük bir zaferi de kazanarak, devletin silinmeye yüz tutan beynelmilel üstünlüğünü yeniden kabul ettirmeyi başardı.
Dört Padişahın Babası
Sultan Abdülmecid Hân, dört oğlunun da padişah olması vesilesiyle Osmanlı sultanları arasında müstesna bir yere sahiptir. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e olan sevgi ve muhabbeti tarifsizdir. Onun bu muhabbetinin en büyük göstergesi, inşa ettirdiği Hırka-i Şerîf Camii’dir. Cami-i Şerîf’in hat süslemelerinde, onun yazdığı bir bölüm de vardır. Bu yazı, ziyaretçilerin, onun peygamber sevgisine olan şahitliğine vesiledir.
Hâlidiyye Müntesibi
Sultan Abdülmecid Hân’ın edebi ve mâneviyâtı, Hâlidiyye ocağında pişmiştir. Tarîkat-ı Aliyye’yi İstanbul’a getiren Mevlânâ Mustafa İsmet Ğarîbullâh (Kuddise Sirruhû) Hazretlerinin mürîdânından olan Sultan Abdülmecid Hân, tarîkat-ı aliyyeye sıkı sıkıya bağlı idi. Vasiyeti gereği, vefatından sonra her cuma gecesi hatm-i şerîflere türbesinde devam edilmiştir. Büyük Şeyh Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri, “Risâle-i Kudsiyye” adlı manzum eserinde ondan muhtelif vesilelerle bahsetmiş, mânevî büyüklüğünü ve tarîkat-ı aliyyeye bağlılığını açıkça ifade buyurmuştur.
Babası 2. Mahmud gibi tüberküloz hastalığı sebebiyle 38 yaşında Ihlamur Kasrı’nda vefât eden sultanın, genç yaşta vaki olan vefatı, yaşamış olduğu derin üzüntülere bağlanır. Ümmet ve devlet dertlisi olan padişah, özveri ve gayretlerine rağmen yaşanan gelişmeleri engelleyemediğinden büyük bir çöküntüye gark olmuştur. Vefâtını müteakip, vasiyeti üzerine Sultan Selim Külliyesi içinde bulunan hazireye defnedilmiş ve üstün edebi doğrultusunda arzu ettiği gibi, kabrinin üzerine Sultan Selim Hân’ın türbesinden daha küçük kubbeli bir türbe inşa edilmiştir. Mevlâ Te‘âlâ rahmet eylesin.