Ramazân-ı Şerîf ayının husûsiyet ve fazîletlerine, ihyâ yollarına ve husûsî ibâdetlerine dair detaylı malûmata Ramazân-ı Şerîf arşivimizden ulaşabilirsiniz…
Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği gece olan Kadir Gecesini içinde barındırması hasebiyle çok büyük bir değer kazanmış olan Ramazân-ı Şerîf ayı; rahmet, bereket, mağfiret ve ebedî kurtuluş ayı olmasının yanında, gerek İslâm tarihinde gerekse Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den evvel gelip geçmiş olan peygamberler (Salavâtullâhi ve Selâmuhû alâ Nebiyyinâ ve Aleyhim Ecma‘în) devrinde vuku bulmuş olan birçok mühim tarihî hâdisenin tevâfuk ettiği bir ay olması açısından da önem taşır.
Nakledildiğine göre, Mûsâ (Aleyhisselâm) Ramazân-ı Şerîf ayında vefât etmiş, Îsâ (Aleyhisselâm) da bu mübârek ayda semâya yükseltilmiştir.
Bi‘setin başlangıcında Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in en büyük destekçisi olan Hatice (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz Ramazân-ı Şerîf’in onuncu gününde dâr-ı bekaya irtihâl eylemiştir. Bu hâdise, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i son derece hüzünlendirmiştir.
Mü’minlere çokça eziyet eden Ebû Cehil, hicretin ikinci senesi Ramazân-ı Şerîf’in 17. gününde öldürülmüştür.
Hasan (Radıyallâhu Anh) dünya âlemini, hicretin 3. senesi Ramazân-ı Şerîf ayının 15. gününde teşrif etmiştir.
Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem), Zeyneb binti Huzeyme binti Hâris (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemizle hicretin 4. senesi Ramazân-ı Şerîf ayında izdivâc eylemiştir.
Âişe (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemize atılan iftira olayını ifade eden İfk hâdisesi, Ramazân-ı Şerîf ayına kadar uzamıştır.
Heyetlerin İslâmiyet’i Kabulü
Sakîf kabilesinin elçileri, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i hicretin 9. senesi Ramazân-ı Şerîf ayında ziyâret etmiş ve İslâmiyet’i kabul etmişlerdir. Himyer kralının elçisi de İslâmiyet’i kabul ettiklerini belirtip biat etmek üzere Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i yine aynı senenin aynı ayında ziyâret etmiştir. Nitekim bu sene, tarihte “heyetler senesi” olarak anılmaktadır.
Tarih ve siyer kitaplarımızda kayıtlı bulunan bilgilere göre; Fâtıma (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz Ramazân-ı Şerîf ayında (3 Ramazan 11) vefât etmiş, Ali (Radıyallâhu Anh), bu ayda (17 Ramazan 40) şehid olmuş, Âişe (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz de bu ayda (17 Ramazan 58) vefât etmiştir.
Haccac-ı Zalim’in hicrî 95. sene, Ramazân-ı Şerîf’in 27. gününde öldüğü, kahraman mücâhidlerden Abdurrahman el-Gâfikî (Rahimehullâh)ın hicrî 114. sene, Ramazân-ı Şerîf ayında şehid olduğu kaydedilmiştir.
Vefât Hâdiseleri ve Mühim Gelişmeler
Hadîs imamlarının büyüklerinden İbn Şihâb ez Zührî (Rahimehullâh)ın 124. sene 17 Ramazân’da vefat ettiği, 132. senede gerçekleşen Abbâsî kıyâmının bu aya tevâfuk ettiği, 181. senede vefât eden Abdullah ibni Mübârek (Rahimehullâh)ın da bu ayda irtihâl ettiği belirtilmiştir.
Şâfiî mezhebi imamlarından İmam Müzenî (Rahimehullâh)ın 264. sene yine bu ay içerisinde vefât ettiği ifade edilmiş, Ahmed ibni Hanbel (Rahimehullâh)ın halku’l-Kur’ân mihnesinden 221. senenin Ramazân-ı Şerîf ayında kurtulduğu nakledilmiştir.
İçerisinde bulunduğumuz ve gelecekte idrâk edilecek olan Ramazân-ı Şerîf aylarının, mânâsına da bağlı olarak her dâim bolluk-bereket ve sürûra gark edecek hâdiseleri cem edici müreffeh bir mânevî iklim olması niyâzıyla…