Ey necîb ve saîd olan evladım! İnsana, öncelikle i‘tikâdını düzeltmesi lâzım gelir. Bu düzeltme de, fırka-i nâciye olan Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatin görüşlerine uygun olarak yapılmalıdır. Allah Te‘âlâ onların hepsinden razı olsun. Zira onlar, sevâd-ı azamdır; cemm-i ğafîrdir. Evet, i‘tikâd anlatılan manada tashih edilmeli ki, uhrevî felah, ebedi necat tasavvur edile…
Kötü i‘tikâd ki, ehl-i sünnet inançlarına muhalefettir; öldürücü zehir durumundadır ve ebedi ölüme, sonsuz azaba götürür. Amelde müdâhane ve onda gevşeklik işinde bir mağfiret ümidi vardır; amma i‘tikâdda müdâhane işinde asla mağfiret yeri yoktur. Bir ayet-i kerime meali: “Allah, kendine şirk koşanı bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar.” (Nisâ Sûresi:48)[1]
İ‘tikâdı Tashîh Etmenin Önemi
Öncelikle i‘tikâdı tashih etmek gerek ki bu, Vâcib Te‘âlâ’nın zâtına ve sıfatına taalluk eden şeylerdir. Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin yüce Hak katından getirdiklerine dahi i‘tikâd edip inanmak ve bu babdaki i‘tikâdını tashîh etmek gerek.
Dinî zaruretler arasında bilinenler başta şunlar olup tevâtürle sâbittir: Haşr, neşr, uhrevî ve dâimî olan azap, sevap ve işiterek inanılması gerekli diğer işlerin hepsi de haktır. Bunların hiçbirinde yalan ihtimali yoktur. Eğer bu i‘tikâd olmaz ise, necat da yoktur.
Bu i‘tikâdı düzelttikten sonra, fıkıh hükümlerini yerine getirmek gelir. i‘tikâd ve amel sağlama alındıktan sonra; sıra sôfiye tarikatına girmeye gelir. Bu yoldan velâyet kemalâtının husûlü dahi ümiddir…[2]
Dipnotlar
[1] İmâm-ı Rabbânî Hazretleri, el-Mektûbât, 2. Cild, 67. Mektuptan.
[2] İmâm-ı Rabbânî Hazretleri, el-Mektûbât, 2. Cild, 60. Mektuptan.