Mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) Bursa vekili olarak hizmet etmiş olan Ubeydullah Durdu Hocaefendi, 29 Nisan 1929’da, Giresun’un Yağlıdere ilçesinin Kızılelma köyünde, Osman ve Fatıma çiftinden dünyaya geldi.
Köy işleri ile uğraşırken bir taraftan da hafızlığa çalıştı ve altı ay içinde hafızlığını tamamladı. Bir müddet fahri imamlık yaptıktan sonra 15 Kasım 1957’de ilkokulu dışarıdan bitirip diplomasını aldı. Bu tarihten itibaren Edirne’ye imam olarak tayin olundu. 16 Haziran 1967’ye kadar 10 yıl Edirne’de görev yapmasının ardından İstanbul, Kasımpaşa’daki Hacı Hüsrev Camii’ne, sonra da Balat’taki İsa Camii’ne tayin olundu. 29 Ağustos 1979’da İstanbul’dan Bursa İkizler Camii’ne intikal etti ve 10 Mayıs 1994’te emekli oldu.
Ubeydullah Hocaefendi, kısa boylu, güler yüzlü ve latifeyi seven bir zattı. ‘Şair Hoca’ diye bilinen üstad, vaazlarını şiire döker ve her meseleyi nazımla anlatırdı. ‘Dünyaya Geldik Askere’ adlı şiirinden bir parça;
“Peygamberimiz, ‘Kur’an’ı öğrenen ve öğreten en hayırlınızdır’ buyurdu,
Rabbimiz, kafa kulağından gönül kulağına duyurdu,
Duyurmasa idi herkes uyurdu.
Aman evlatlar şu müjde verilen tavsiyeye uyunuz,
İslam dininde fırka-i naciye listesine dolunuz,
Peygamberimizin en yakın komşusu olunuz,
Bu yaramaz miskine de çok dua ediniz,
Onu da bırakmayın beraber gidiniz.”
Emr-i bil Maruf Hassasiyeti
Sıhhati el verdiği ölçüde son günlerine kadar irşat vazifelerini ihmal etmeyen hoca, sık sık da emr-i bil maruf için farklı şehirleri ve oralardaki kahvehaneleri dolaşırdı.
Hocaefendi, bir gün gittiği yerde camilerin boş, kahvehanelerin dolu olduğu görünce, “Camiye gelmeyenlerle kahvede sohbet edelim” diyerek gençlerin bulunduğu bir yere geçti. Topluluktan müsaade isteyip Allah ve ahiretten bahsetmeye başlayınca bir genç sinirlenerek kalkıp, “Camiden kaçtık bu hocalar bizi kahvede yakaladılar” diyerek oradan uzaklaşmak istedi. Yanından geçerken Ubeydullah hoca delikanlıya, “Allah’tan bahsetmemizden niçin rahatsız oldun?” diye sordu. Genç, “Ben anlattığınız Allah’a inanmıyorum” dedi. Bunun üzerine hoca, “Peki öyleyse seni kim yarattı?” diye sordu. Genç ise, “Annem ve babam” dedi. Hoca, “Peki onları kim yarattı?” diye sorunca genç, “Onları da anne ve babaları” cevabını verdi.
Ubeydullah Hocaefendi bunun üzerine, “Madem ki anne ve baba, çocukları yaratabiliyorlar, öyleyse niçin kız isterken erkek, yahut erkek isterken kız çocuk oluyor?” deyince, genç başını önüne eğdi ve birkaç dakika sonra ağlar vaziyette, “Hocam şimdiye kadar niçin gelmediniz, bu insanlar bizi kafir ve dinsiz ettiler” diyerek özür diledi.
Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) Bursa vekili olan Hocaefendi, şeyhine benzeyen siması ve ağırbaşlı tavırlarıyla bütün ihvanın sevgisini kazanmıştı. Efendi Hazretlerimiz zaman zaman, “Bursa’da U ile başlayan 3 şeyi severim; Uludağ, Ulu Camii ve Ubeydullah Hoca” buyururlardı.
Allah Teala’nın verdiği ömrü, O’nun yolunda tüketerek 09 Temmuz 2006 tarihinde vefat eden Ubeydullah Hocaefendi, Ulu Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Bursa’nın Soğanlı köyü mezarlığında ebedi istirahatına çekildi. Hocamıza Allah Teâlâ’dan rahmet ve inayet niyâz ederiz.