Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în)in fazîleti Kur’ân ve Sünnet ile sabittir. Allah Te‘âlâ onların fazileti hakkında şöyle buyurmuştur: “Muhâcirler ve Ensâr’dan öne geçen o ilkler, bir de o kimseler ki ihsân ile onları hakkıyla izlemiştirler; Allâh onlar(ın izini süren kullar)dan râzı olmuştur, onlar da O’ndan râzı olmuşlardır. Ayrıca O, onlar için, içerisinde sonsuza kadar ebediyyen kalacakları pek kıymetli cennetler hazırlamıştır ki, altlarında sürekli ırmaklar akmaktadır. İşte ancak bu, pek büyük kurtuluştur.”[1]
Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în)in fazîletiyle ilgili bir başka âyet-i kerîmede ise şöyle buyrulmuştur: “O Rasûl ve onunla birlikte iman etmiş olan kimseler mallarıyla ve canlarıyla cihat ettiler. İşte onlar, tüm hayırlar sadece kendilerine âittir! Ve işte ancak onlar felâha erenlerin ta kendileridir!”[2]
Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în) kendi arasında fazîlet yönünden derece derecedir; fakat onların bu durumuna karşılık, sahâbî olma şerefine erişmiş bulunanların hepsinin fazîlet sahibi olduğunda hiç şüphe yoktur. Bu durum Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle vurgulanmıştır: “Ne oldu size ki, Allâh yolunda infakta bulun muyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin tüm mirası sadece Allâh’a aittir! (Mekke fethiyle gelen zenginlikten sonra) içinizden o fetihten önce (İslâm ehli zayıf ve yardıma muhtaç durumdayken) infak etmiş olan ve savaşmış bulunan kimseler eşit olmaz! İşte onlar, o daha sonra infak etmiş olanlardan ve savaşmış bulunanlardan derece bakımından daha büyüktür(ler)! Yine de Allâh (derece farklılıklarına rağmen) hepsine o en güzel sevabı söz vermiştir. Zaten Allâh, yapmakta olduğunuz şeyleri Habîr’dir.”[3]
Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în)in fazîleti hakkında Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den çok sayıda hadîs vârid olmuştur. Bunlardan birinde şöyle buyrulmuştur: “İnsanların en hayırlısı benim yaşadığım devirde yaşayanlardır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra da onlardan sonra gelenlerdir.”[4]
Sahâbî olma şerefine nâiliyetini: “Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i Vedâ Haccında, Kâbe-i Muazzama’yı tavâf ederken ve âsası ile rükni selamlarken gördüm’’[5] ifâdesiyle beyân eden Ebû’t-Tufeyl Âmir ibni Vâsile ibni Abdillâh el-Leysî el-Kinânî (Radıyallâhu Anh), en son vefât eden sahâbî oluşunu da: “(şu anda) O’nu benden başka gören bir kimse yoktur’”[6] sözüyle ifade etmiştir.
Onun bu bahtiyarlığı karşısında bizlere düşen, Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în)in Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e bağlılığını örnek almak, onların adaletiyle kuşanıp, aynı takva anlayışına erişme konusunda özverili olmaktır. Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în)i tanımaya ve hatırlamaya muhtaç olan, onların hâl tercemelerinden ve özellikle de hadîs rivâyetlerinden ve dahi kavillerinden istifadeye ihtiyaç duyan bizleriz. Rabbimiz Azze ve Celle onları tanıyanlardan ve onların hayatına uygun bir şekilde hayat sürebilenlerden eylesin. Ebû’t-Tufeyl Âmir ibni Vâsile ibni Abdillâh el-Leysî el-Kinânî (Radıyallâhu Anh)ın hâl tercemesi hakkında mâlumat almak için tıklayınız…
Dipnotlar
[1] Tevbe Sûresi:100
[2] Tevbe Sûresi:88
[3] Hadîd Sûresi:10
[4] Buhârî, Şehâdât:9, Fedâil-u Ashâbi’n-Nebî:1, Rikak:7, İmân:10, 27
[5] Müslim, Hac:257
[6] Müslim, Fazîletler:99