Bu mektup İbrahim Uslu Efendi’ye gönderilmiştir. Efendi Babamız Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû)nun vefâtını bildiren mektuptur.
ب ح ص س
Muhterem kardeşimiz İbrahim Efendi’ye,
Esselamü Aleyküm ve Rahmetüllâhi Teâlâ ve Berakâtühû.
İrsâl olunan mektubunuz vâsıl olmakla sürûr hâsıl oldu. Elhamdülilâhi Teâlâ! İnşâallah Matlûb–u Hakîkîye likâdan gayri kederiniz yoktur.
Bilcümle himmeti o Matlûb–u Hakîkîye sarf etmeyenlerin mağbûn ve meftûn oldukları ezheru mine’ş–şemstir (güneşten daha açıktır) ki ancak gözsüzlere zâhir değildir.
Dünyada ne kadar isteklere vasıl olanlar var ise, hepsi bilâhare bir kefenden ğayrı şeyle kabre gidemiyorlar. Bir şey ki fânîdir, ona fenâ nazarıyla bakmak gerektir. Matlûb–u Hakîkî erbâbı, dünyada ancak O’nu (Allah’ı) taleptedirler. Cümlemize bu talebin yolunu Mevlâ’mız öğretsin ve tatbikini dahî ihsan buyursun ki, yalnız bilmek fâide etmiyor. Esas bilmek yapmak içindir. Mücerred ilmi elde eden fakat amelden geri kalanlara Hazret-i Mevlâ’mız, himâr (eşek) buyuruyor. Hîmâr ki yüklendiği kitaplardan bir şey anlamaz, anlasa da amel etmez. Dünyaca ve ahiretçe ne istifâde etmiş olur?
Kardeşim; فَالْحُكْمُ لِلّٰهِ الْعَلِيِّ الْكَب۪يرِ[1] وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَۜ[2]
Veliyy-i nîmetimiz (Ali Haydar Efendi Baba Kuddise Sirruhû) elden gitti, yetim olduk. Mevlâ’mız dünyada ona mülâkî kıldığı gibi, ukbâda da mülakatıyla müşerref kıla. Vesselam. Fî sebîlillah can verenler ölü değildir, diridir.
Şu hâlde bu gibi hallerde iki türlü olanlar[3] yanlış anladıklarına hami olunur. Hamd olsun siz bunu idrak edersiniz. Sûre–i Âl–i İmrân’ın şu âyet–i celîlesini tefekkür ederseniz, daha fazla hak anlaşılır.
“Muhammed (Aleyhissalâtü Vesselâm) değil; ancak rasûldür. Ondan evvel çok rasuller geldi geçti. Şayet o Muhammed (Aleyhisselam) ölürse yahut fî sebîlillah şehîd olursa, siz eski halinize inkılâb edecek misiniz? Her kim arkasına rucû ederse yani eski haline inkılâb ederse Allah–u Teâlâ’ya zarar veremez. Ama her kim yolunda sebât eder, onu Cenâb–ı Hakk ölçüsüz nimetlerle mükâfatlandırır.”[4] Vesselâm.
Başka kederimiz yoktur, Mevlâ’mız bizleri sâbit kıla. Âmin. Bi hürmeti seyyidi’l-mürselin.
Orada ebeveyninize ayrıca selam ve hürmetler ederim. Biraderlerinize de selâm ederim. Burada arkadaşlar bildiğiniz gibidir. Kusura bakmayınız, bu kadarla nihayet verirken, tekrar selam ve hürmetlerimle gözlerinizden öperim kardeşim.[5]
Dipnotlar
[1] “Artık hüküm, O Aliyy ve Kebîr olan Allah’a aittir” Mümin Sûresi, 12.
[2] “Kesinlikle biz ancak O’na dönücü kimseleriz!” Bakara Sûresi, 156.
[3] Ali Haydar Efendi Baba’nın vefâtından sonra ihvân arasında çıkan karışıklıkla alakalıdır.
[4] Âl-i İmrân Sûresi, 144.
[5] Mektubun tam metni için bkz: Mektûbât-ı Mahmûdiyye, 87. Mektup.