Anadolu halk kültüründe Veysel Karanî diye anılan Üveys el-Karanî (Rahimehullah), Yemen’deki Murâd kabilesinin Karan aşiretine mensuptur. Hayatına dair en eski kaynaklar Ahmed bin Hanbel (Rahimehullâh)ın el-Müsned’i ile İbn Sa‘d’ın et-Tabakatü’l-Kübrâ’sıdır. Bazı hadis kitaplarındaki rivayetlere göre, Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh), halifeliği döneminde Yemen’den gelen bir grup insana aralarında Üveys el-Karanî (Rahimehullah)ın bulunup bulunmadığını sormuş, bunun üzerine Üveys ortaya çıkıp kendini tanıtmış, Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh) da Resûl-i Ekrem (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in kendisine ileride Üveys’in Medine’ye geleceğini haber verdiğini ve onu gördüğü takdirde dua istemesini tavsiye ettiğini söylemiş, Üveys de ona dua etmiştir. Bu sırada Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh), Üveys (Rahimehullah)ın Kûfe’ye gitmekte olduğunu öğrenince Kûfe valisine onun hakkında bir mektup yazmayı teklif etmiş, ancak o, kalabalıktan uzak sade bir hayat yaşamayı tercih ettiğini belirtmiştir.
Ertesi yıl Kûfe’den hacca gelen bir kişiye Üveys (Rahimehullâh)ın durumunu soran Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh) onun yoksulluk içinde yaşadığını öğrenince ona, Hazreti Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den duyduklarını anlatmış, hacdan dönen Kûfeli de Üveys (Rahimehullah)ın yanına gidip ondan dua istemiştir. Bu olay üzerine halkın dua istemek için yanına gelip kendisine iltifat etmesinden endişe duyan Veysel Karanî (Rahimehullâh)ın o bölgeyi terkettiği kaydedilir.
Annesine Bağlılığı
Daha sonraki eserlerde, özellikle Ferîdüddin Attâr (Rahimehullâh)ın 13. yüzyılın başlarında kaleme aldığı Tezkiretü’l-Evliyâʾda ve hakkında yazılan müstakil menâkıbnâmelerde geniş bilgi bulunmaktadır. Bu rivayetlere göre Veysel Karanî (Rahimehullâh) Yemen’de deve çobanlığı yaparak, hurma çekirdekleri toplayıp satarak geçimini sağlayan bir zâhiddi. Muhtemelen İslâm’ı anlatmak üzere Yemen’e giden müslümanlar vasıtasıyla İslâmiyet’i kabul etmiştir. Medine’ye gidip Hazreti Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i ziyaret etme arzusuna rağmen yaşlı annesini bırakamamış, fakat daha sonra annesinden kısa süreliğine izin alıp Medine’ye gelmiş, ancak Resûl-i Ekrem (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)i o gün evde bulamadığından görüşememiş ve aynı gün Yemen’e dönmek zorunda kalmıştır. Uhud Gazvesi’nde Resûlullah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in bir dişinin kırıldığını haber alınca onun da bir dişini veya bütün dişlerini kırdığı rivayet edilir.
Şehadeti
Muhtemelen annesinin vefatının ardından Kûfe’ye giden Veysel Karânî (Rahimehullah), Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh)la görüşüp oradan Kûfe’ye geçmiştir. Bazı kaynaklara göre Hazreti Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in vefatından kısa bir süre önce hırkasını çıkarıp Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh)a ve Hazreti Ali (Radiyallâhu Anh)a vermiş, bunu Üveys el-Karanî (Rahimehullah)a vermelerini söylemiş, onlar da zatın Kûfe’ye yerleşmesinden sonra hırkayı ona götürmüştür. Kûfe’de münzevi bir hayat yaşardı. 37 (657) yılında vuku bulan Sıffîn Savaşı’na Hazreti Ali (Radiyallâhu Anh)ın saflarında katıldığı ve bu savaşta şehid olduğu kabul edilir.
Öte yandan bazı kaynaklarda Azerbaycan’a yapılan bir sefer esnasında veya Deylem savaşında öldüğü belirtilir. Lakin defnedildiği yer de belli değildir. Yemen’in Zebîd, İran’ın Kazvin ve Kirmanşah, Özbekistan’ın Hîve, Suriye’nin Şam ve Rakka şehirleriyle Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde ona nisbet edilen makam-mezarlar vardır. Anadolu’daki en meşhur makamları Manisa, Mardin, Kurtalan, Bursa Gemlik yolundaki Atıcılar, Diyarbakır’ın Lice ilçesi ve Siirt’in Baykan ilçesi yakınındadır. Veysel Karâni (Rahimehullâh)ın Sıffîn Savaşı’nda öldüğü yolundaki rivayetlerin genel kabul gördüğü, bu savaşın da Suriye’nin Rakka şehri yakınlarında vuku bulduğu dikkate alınırsa asıl kabrinin bu şehirde olması ihtimali güç kazanır.
Tasavvufta Üveysîlik
Zâhidâne hayatı dolayısıyla Veysel Karanî (Rahimehullâh) tasavvuf ehli tarafından örnek bir şahsiyet kabul edilmiş, Hazreti Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i zâhiren görmemekle birlikte mânen kendisinden feyiz aldığı ileri sürülmüştür. Bu sebeple ileriki asırlarda Resûl-i Ekrem (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)i, Veysel Karanî (Rahimeullah)ı veya herhangi bir şeyhi görmeden rüya gibi mânevî bir yolla onlardan eğitim alan kişilere Üveysî denmiş, bu şekilde eğitim almaya Üveysîlik adı verilmiştir.
Ayrıca Resûlullah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)e nisbet edilen, “Rahmânın nefesini Yemen’den alıyorum”[1] sözüyle, Veysel Karanî (Rahimehullâh)ın kastedildiği söylenmiştir. Hazreti Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ona bıraktığı rivayet edilen hırkanın sonraki nesillere intikal ederek günümüze ulaştığı kabul edilir. Bu hırka, İstanbul’un Fatih ilçesindeki Hırka-i Şerif Camii’nde ramazan aylarında ziyaret edilmektedir. Veysel Karanî (Rahimehullâh)ın Uhud Gazvesi’nde Resûl-i Ekrem (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in dişinin kırılması üzerine kendi dişini kırdığı şeklindeki rivayete istinaden, Pakistan’ın Lahor şehrindeki Bâdşâhî Camii’nin avlusunda bulunan Teberrükât-ı Mukaddese Bölümü’nde ona izâfe edilen kırık iki diş sergilenmektedir.[2]
Dipnotlar
[1] Buhârî 7, 17
[2] Necdet Tosun, “Veysel Karânî”, DİA, c. 43, s. 74-75.