90’lı yılların ortalarında, Müslümanlar dünyanın değişik coğrafyalarında büyük bir zulme maruz bırakılıyordu. Kafkasya’da Çeçenistan Ruslara; Balkanlar’da Bosna-Hersek Sırplara karşı bağımsızlık mücadelesi veriyordu.
Balkanlarda 1992-1995 yılları arasında, Sırplar tarafından Bosna Hersek topraklarında yapılan soykırım, bugün Srebrenitsa ve Jepa katliamları olarak meşhurdur. Bu soykırıma maruz kalan Müslümanların aileleri, her yıl 11-22 Temmuz tarihleri arasında hala yas tutuyorlar.
Mahmud Efendi Hazretlerimiz (Kuddise Sirruhû) 90’lı yıllarda, irşad faaliyetlerinin zirvesinde ümmet için çırpınır; dua ordusu görevini tüm ihvan ve muhibbânı arasında taksim ederdi. Mevzu bahis olan bu savaşlarda Müslüman kardeşlerimiz için tüm dünyada farkındalık kampanyaları yapılırdı. Efendi Hazretlerimiz (Kuddise Sirruhû) da bu icrayı en güzel şekilde yerine getirenlerden biri idi.
Günümüze geldiğimizde, belki de son on yılların değil, son yüz yılın en büyük soykırımının Gazze’de yaşandığını görmekteyiz. Şimdi sizlere, O yıllarda Efendi Hazretlerimizin Rusya zalimi ile alakalı konuştuğu sohbetinden bir kesit sunuyoruz.
Bismillahirrahmanirrahim.
“Firavun’un kavminden ileri gelenler (devlet erkanı) dediler ki: ‘Musa’yı ve kavmini, seni ve ilahlarını bırakıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarsınlar diye mi bırakacaksınız?’…’’ [1]
Musa (Aleyhisselâm) Firavun’a dokuz mucize ile geldiği halde, fitneci devlet erkanı Firavun’un iman etmesinden korkup ona, ayet-i kerimede gecen soruyu sordular. Yeryüzünde bozgunculuk yapan asıl onlardır. Onların kafaları çalışmıyor. Şayet çalışsaydı kafir olurlar mıydı? Allah onları insan kabiliyetinde yarattı fakat onlara şeytanlıkları galip geldi. Dünyada İnsanları öyle bir şekilde yoldan çıkaran kişiler var ki; onların yaptığını şeytan dahi yapamaz.
— Ahirete inanmayan her türlü fenalığı yapar.
— Mümin suresinde zikredilen başka bir ayet-i kerimede:
“Firavun: Bırakın beni, dedi. Musa’yı öldüreyim; (kurtarabilirse) Rabbi‘ne yalvarsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum.”[2]
Firavun’un, “bırakın beni, Musa’yı öldüreyim” diye konuşması, onun öldürmekten alıkonduğunu göstermektedir. Çünkü Firavun’a, Musa (Aleyhisselâm) için “Bu senin korkacağın bir kimse değildir. Eğer onu öldürürsen halkın kalbine bir şüphe sokmuş olursun. Herkes senin açık delille tartışmaktan aciz olduğuna hükmeder “demişlerdi. Bununla beraber Firavun’un zikredilen ifadesi Musa (Aleyhisselâm)’dan ne derece korktuğunu da göstermektedir.
Ayet-i kerimede geçtiği gibi Firavun, Musa (Aleyhisselâm) ile ilgili endişesini dile getirirken:
— Sizin dininizi bozmasından korkuyorum, demiştir. Güya dinleri var da bozulmasından korkuyor. Firavun’un diğer bir tehdidi de:
— “Bırakın da Musa’yı öldüreyim.”
Sanki öldürmek onun elinde. Tıpkı Ruslar gibi. Rus kafalı. (Veya Ruslar Firavun kafalı).
“Musa da: ‘Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim ve sizin Rabbinize sığındım’ dedi.”[3]
Bu ayet-i kerimede kişinin kendisine değil de Rabbine güvenmesinin gerekliliği anlatılmaktadır.
— “Gelsinler bakalım gelecekleri varsa görecekleri de vardır.” İnsan öyle kafadan atmamalı. Rabbine güvenmeli.
— Ahirete inanan yanlış iş yapmaz. Çünkü o Allah’a hesap vereceğini bilir, dolayısıyla kendisine (gücüne, servetine, sıhhatine, evlatlarına) değil de Rabb’ine güvenir. Allah bizi yanlış iş yapmaktan muhafaza buyursun. (Âmin)
— “…Firavun şu cevabı verdi; onların oğullarını öldürürüz, kadınlarını diri bırakırız. Muhakkak biz onların tepelerinde kahredicileriz.”
“Firavun dediğini yaptı. Musa (Aleyhisselâm)ı yeraltı faaliyetleriyle yok etmeye çalıştılar. Firavun’un ehlinden bir adam imanını gizleyerek, kavmine “Rabbim Allah diyen birini mi öldüreceksiniz?” dedi. Görüyorsunuz, Allah Teâlâ bu zatla Musa (Aleyhisselâm)a yardım etti. O’nu Firavun’un zulmünden kurtardı. Şimdi inşallah Çeçenistan’ı da böyle kurtaracak. Şu ana kadar onu ayakta tutan da O’dur. Çeçenistan’ı beşeriyet köşkünün bir kapısı yapacaktır. Bugünkü dersimizde buna bir işaret var. Musa (Aleyhisselâm) kimseye bir kötülük yapmadı. Sadece Hakk’a davet etti. O’na sataştılar. Çeçenler de öyle, Ruslara hiçbir şey yapmadıkları halde şeriatı kabul ettikleri için o kaba gavur arkasında Avrupa ve Amerika olmak üzere O’na saldırdılar. Çeçenler gariptirler. Ama arkalarında Allah Teâlâ var. O durur durur turnayı gözünden vurur. Ruslar hatalı oldukları halde Avrupa’sı Amerika’sı ona yardım ediyor. Çeçenler davalarında yüzde yüz haklıdırlar. Allah Teâlâ Rusların şerlerinden cümlemizi muhafaza buyursun. (Âmin)
Dipnotlar:
[1] A‘raf, 127.
[2] Mümin, 26.
[3] Mümin, 27.