Zamandan, mekândan ve mahlûkatın tamamından münezzeh olan Allah Te‘âlâ hazretlerine nihâyetsiz hamd-ü senâlar olsun. Salât-ü Selâm, “Zamana (dehre) lânet etmeyin. Çünkü onu Allah(-u Te‘âlâ) yaratmıştır.” (Müslm, No. 763.) buyurarak zamanın yaratılış hakikatini bizlere bildiren Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e, âli ve ashâbına olsun.
Mülâki olduğumuz Muharrem ayının onuncu gününü Allah Te‘âlâ peygamberlerin kurtuluş günü yaptı. Bu müstesna günde, on peygambere çok büyük ihsanlarda bulundu. Peygamberler, Allah Te‘âlâ’nın vahyini tebliğ ve beyân eden, en güzel hasletleri kendilerinde cem etmiş, insanlara en güzel örnek niteliğini hâiz, rehber şahsiyetlerdir. Âşûrâ gününde Nûh (Aleyhisselâm)ın yaşadığı çileler ve inananlarla inanmayanları birbirinden en net şekilde ayıran tufan ve hiçbir şekilde yılmadan, ümitsizliğe kapılmadan davet ve tebliğe devam etmenin önemi akla gelir.
Zıt sıfatların sahibi (Câmiü’l-Ezdâd) olan Allah Te‘âlâ’nın, peygamberlere kurtuluş günü yaptığı bu günde Hüseyin (Radıyallâhu Anh) ve beraberinde bulunan aile fertlerinin, sonraki nesillere ders ve ibret olan şehâdetleri de bu güne tevâfuk etmiştir. Böylelikle; kurtuluş, fedakârlık, dava şuuru ve şehâdete ait tarihî hâdiselerle bu gün, büyük bir mânâ yüklenmiştir.
Mü’minler, bu mânânın idraki içerisinde, âşûrâ gününü orucu, ibâdetleri ve zikirleriyle ihyâ etme konusunda hassasiyet göstermeli, bu gün içerisinde işlenmesi tavsiye edilen hasletleri işleme konusunda özenli davranmalıdırlar.
Bu tarihî arka plân ve öğütlerin yüklediği yoğun hislerle âşûrâ gününüzü tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dileriz. Peygamberlerin ve ümmetlerin kurtuluş günü olan bu mübârek günü, maddî-manevî sıkıntılar içerisinde bulunan Ümmet-i Muhammed için halâs ve felâh günü kılmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ederiz…
İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı