Hep dilimize pelesenk olmuştur her ramazanda “ah nerede o eski ramazanlar” demek. Gerçekten ramazanlar mı değişti yoksa biz mi? Ramazanlar sevapların katlandığı bir dönem olarak tüm İslam tarihinde özellikle de Osmanlı Devleti’nde bir fırsat olarak görülmüştür. Malı olan malıyla, ilmi olan ilmiyle bu dönemden en iyi şekilde istifade etme adına çeşitli projeler geliştirmiştir. Bunlardan ilki ilim ehlinin geliştirdiği “Cer”dir.
Cer, medrese talebelerinin üç aylarda özellikle de Ramazan’da dini hizmetlerde bulunmak ve halkı bilgilendirmek (emri bilma’ruf ve nehyi anilmünker) için kasaba ve köylere gitmelerini ifade eden bir tabirdir. Daha çok “cerre çıkmak” olarak kullanılan bu uygulama Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren görülmüştür. Müderris ve yetişmiş talebeler dokuz ay boyunca derslerle meşgul olduktan sonra üç aylarda özellikle de Ramazan ayında kasaba ve köylerde halkı irşad eder, bir yandan da dokuz ay boyunca okudukları dersleri pekiştirme fırsatı bulurlardı.
Bu uygulama ile başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerdeki ilmi potansiyel ülkenin en ücra köşelerine kadar ulaşma imkanı bulmuştur. Genellikle fakir medrese talebeleri halkın verdiği “cer akçesi” ve “zekat akçesi” ile bütün bir yılı geçirmek durumundaydılar. Medrese talebelerinin irşad ve hizmetlerine karşılık halk da kendilerine bu şekilde faydalı olanlara maddi yardımlarda bulunmuş böylece iki zümre arasında samimi bir diyalog kurulmuştur.